10. Hukuk Dairesi 2017/904 E. , 2018/8848 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali ile 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında ".... davacının Bağ-Kura giriş bildirgesinin Kuruma varide tarihi, Kurumdan sorulup araştırılmalı, varide tarihi 20.04.1982 tarihinden önce olduğu anlaşılırsa davacının talep ettiği gibi sigortalılığının 14.04.1982 tarihinden itibaren başlatılabileceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”düzenlemesine aykırı olarak davacının talep ettiği sigortalılık süresi bakımından talep aşılarak karar verilmesi,6552 sayılı Yasa ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 54. maddesinin dava konusu somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı irdelenmesi gerektiği" belirtilmiştir.
16.04.1982 giriş bildirgesi ile ilk olarak Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Derneğindeki kaydına göre 14.04.1982 tarihi itibari 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak tescili yapılan, daha sonra 2011 yılında 20.04.1982 olarak bu tescili güncellenen davacının, 13.04.1982 - 01.03.1983 tarihleri arasında biriketçi, 04.04.1997 - 30.10.1997 tarihleri arası hırdavatçı, 01.02.2001 - 31.12.2001 tarihleri arası plastik hammadde imalatı faaliyetinden dolayı vergi kaydı olduğu, sicil kaydı bulunmadığı, Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Odasında ise 14.04.1982 - 31.10.1996 tarihleri arası kaydının olduğu anlaşılmaktadır. Kurum müfettişlerince Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Odasında yapılan 18.10.2011 tarihli inceleme ile karar defterinde üyeliğe girişe ait kayıt olmaması, üye kayıt defterinin usulüne uygun tutulmamış olması, üyeliğini destekleyici, oda hazirun cetveli, üyelik dosyası, giriş çıkış dilekçesi, aidat makbuzu v.s. belgeler mevcut olmaması gerekçeleri ile oda kaydının geçerli olamayacağının bildirildiği, buna göre davacının sigortalılığı vergi kaydı esas alınarak yeniden güncellendiği anlaşılmaktadır. Davacının yaşlılık aylığı tahsis talebinin dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının, eldeki dava ile 14.04.1982 - 31.10.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin tespitini ve yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24,25 ve 79. maddeleridir.
1) 6552 sayılı Yasanın 58. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. Madde “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır..." hükmünü içermekte olup; Mahkemece öncelikle, sigortalının anılan yasal düzenlemeden yararlandırılıp-yararlandırılmayacağı, yararlandırma hususunun kurumun kabulünde olup olmadığı konusunda davacıya verilecek mehille kuruma başvuruları sağlanmalı ve varılacak sonuca göre değerlendirme yapılmalıdır.
Şayet sigortalı anılan yasal düzenlemeden kurumca yararlandırılmaz ise, bu halde sigortalının kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının olup olmadığı, geçerli bir Bağ-Kur sigortalılığın bulunup bulunmadığı hususları usulünce yapılacak araştırmayla belirlenmelidir.
Bu bağlamda, öncelikle davacının askerlik durum belgesi sevk ve terhis tarihlerini içerir şekilde celp edilerek, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, davacı kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığının tespiti için, davacıya maddi delilleri olup olmadığı sorularak, varsa bunları mahkemeye sunmak üzere davacıya önel verilmeli, davacının vergi ve oda kaydına göre biriketçi, hırdavatçı ve plastik hammadde imalatı işi ile iştigal ettiği anlaşılan davacının gerçekten kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının nasıl olduğu, işyerine ilişkin uyuşmazlık konusu dönem yönünden elektrik ve su abonelikleri ve işyerlerine ilişkin işyeri açma ruhsatları celp edilerek, kimlere ait olduğu tespit edilmeli, bu adreste kim ve kimlerin faaliyette bulunduğu emniyet, zabıta, maliye, muhtarlık vs. marifetiyle araştırılmalı, vergi kayıtlarına ilişkin işe başlama ve yoklama kayıtları celp edilerek incelenmeli, kendi nam ve hesabına çalışma olgusu hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konularak, yine davacının af kanunları kapsamında geçmişe yönelik prim ödemeleri araştırılıp, sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre/süreler kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde ortaya konarak yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 02/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.