8. Hukuk Dairesi 2016/21432 E. , 2019/1437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen ..... plaka sayılı araç nedeniyle 9.000 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 4.625,00 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
4721 Sayılı TMK"nin "kişisel malları" düzenleyen 220. maddesinin 2. bendine göre mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri kişisel mal kabul edilir. Aynı maddenin 4. bendine göre de, kişisel mallar yerine geçen değerler de kişisel mal sayılır (ikame kuralı).
Bu kanuni düzenlemelere göre, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı, bunun satışından elde edilen gelir ve bu gelir kullanılarak edinilen mal varlığı da kişisel mal sayılır. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığından elde edilen gelirin, aile birliğine ait başka malın edinilmesine katkı olarak kullanılmasında, katkı oranında kişisel mal kabul edilerek, mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulur.
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığından elde edilen gelirin dava konusu malın alımında kullanıldığının anlaşılması durumunda, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malın satış, dava konusu malın ise alış tarihindeki değerleri ayrı ayrı belirlenerek, yapılan katkı oranı tespit edilmeye çalışılmalıdır. Bulunacak katkı oranı, dava konusu malın tasfiye tarihindeki (karara en yakın tarih) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılarak kişisel maldan, tasfiyeye konu mala yapılan katkı nedeniyle, doğacak alacak miktarı hesaplanmalıdır.
Açıklamalar doğrultusunda, değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 14.02.2006 tarihinde evlenmiş, 08.10.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 20.03.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği iddia edilmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu mal, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.03.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, mal rejimi sona erdikten sonra 21/09/2011 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu ..... plaka sayılı araç 02.03.2009 tarihinde edinilirken, mal rejiminin başlangıcında davalıya ait bulunan..... plaka sayılı aracın 9.000,00 TL bedelle takas yapıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Mahkeme tarafından davacı lehine yazılı miktar alacağa hükmedilmiş ise de hükme esas alınan hesaplamanın yukarıda izah edilen ilke ve esaslara uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından dava konusu..... plaka sayılı araç alınırken ödenen miktar içindeki 9.000,00 TL"nin, mal rejiminin başlangıcında davalıya ait bulunan .... plaka sayılı aracın takas yapılması ile karşılandığı sabit olup, bu miktar yönünden TMK"nin 230 maddesi hükmü uyarınca davalı lehine denkleştirme yapılması, dava konusu aracın edinilmiş mal olarak kalan bölümünün oranının saptanması, bu oranın da davaya konu aracın mal rejiminin sona erdiği 08/10/2010 tarihindeki niteliği, özellikleri, yaşı vs. gözetilerek karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri ile çarpımı sonrası bulunacak artık değerin yarısının davacının katılma alacağı olarak, talep miktarı ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı hesaplama ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.