Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/14
Karar No: 2016/2652

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/14 Esas 2016/2652 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/14 E.  ,  2016/2652 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Sulh Ceza Mahkemesinin
    İtirazla İlgili Hüküm : TCK"nın 292/1, 62, 51. maddeleri uyarınca mahkumiyet, erteleme
    Suç : Hükümlü veya tutuklunun kaçması


    İtiraz yazısı ile dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2015 tarih ve KYB -2015/33620 sayılı yazısı ile sanık ... hakkında 08.06.2013 tarihinde kesinleşen ... 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarih 2013/192 esas ve 2013/351 karar sayılı TCK"nın 292/1, 62, 51 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasının ertelenmesine dair ilamın ... Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2013 tarihli iddianamesine istinaden açılan mükerrer dava olduğu, bu nedenle mükerrer açılan davanın reddine karar verilmesi gerekli iken hapis cezasına hükmedilmesi ve cezanında ertelenmesine yönelik karar verilmek sureti ile CMK"nın 223/7. maddesine muhalefet edilmesi nedeni ile kararın kanun yararına bozulmasının talep edildiği, yapılan inceleme sonucunda Dairemizin 27.10.2015 tarih ve 2015/1241 esas 2015/3316 karar sayılı ilamı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden ... 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarih 2013/192 esas ve 2013/351 karar sayılı ilamının CMK"nın 309 maddesi uyarınca bozulmasına, CMK"nın 309/4-a maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14.12.2015 tarihli KYB -2015/33620 sayılı yazısı ile özetle 5271 sayılı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeni, neticesi itibari ile cezanın kaldırılmasını gerektirdiğinden ve yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan Dairemizce verilen karardaki "...aynı yasanın 309/4-a maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine" ibaresinin çıkartılması ve 5271 sayılı Kanunun 309/4 maddesinin (d) bendi uyarınca CMK"nın 223/7 maddesi uyarınca açılan kamu davasının reddine dair karar verilmesi" gerektiğinden kararın düzeltilmesi için sanık lehine itirazda bulunduğu anlaşılmakla;
    İtiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik CMK 308/2, 3. madde ve fıkralarınca Dairemizce incelendiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.
    KARAR
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme talebinin KABULÜNE,
    2- Dairemizin 2015/1241 esas ve 2015/3316 karar sayılı ilamının diğer yönleri aynı kalmak kaydıyla, karar fıkrasındaki "CMK"nın 309 maddesi uyarınca BOZULMASINA, 309/4-a maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine" ibaresinin çıkartılarak yerine "CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanunun 223/7 maddesi uyarınca REDDİNE, cezanın kaldırılmasına" ibarelerinin eklenmesi suretiyle ilamın DÜZELTİLMESİNE, 08.04.2016 tarihinde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.10.2006 tarih 2006/8-186-209 sayılı kararında da belirtildiği üzere bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede hangi durumlarda yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı CMK’nın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, yasa yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
    Yargılamanın değişik aşamalarında gerek hakimlik makamı gerekse mahkemeler tarafından değişik kararlar verilebilmektedir. CMK’nın 223. maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları", birer hükümdür. Yine “adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları” da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
    Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır. (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Bası, 2005, s. 624, Nurullah Kunter-Feridun Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku Özet Kitap, 2005, s. 519, Veli Özer Özbek, Yeni Ceza Muhakemesi Kanununun Anlamı, 2005, s. 1186)
    03.06.1936 gün ve 9-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır.
    Davanın reddi kararınında yasanın açık düzenlemesi karşısında hüküm olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak CMK 223/7 maddesi kapsamında usul hukuku ilkelerinden olan "non bis in idem" (Aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz) ilkesi uyarınca uyuşmazlığı sonlandıran hükmün, davayı esastan çözen bir hüküm olmadığının maddenin uygulanmasında gözardı edilmemesi gereklidir. Mahkeme açılan davalarda iddianameyi kabulü ile birlikte daha önceden aynı kişi ve aynı fiile yönelik olarak açılan bir davanın kesin hüküm ile sonuçlandığını tespit ettiğinde ret kararı verecektir. Mahkeme davanın reddi kararında suçun varlığı, yokluğu veya cezanın verilip verilemeyeceği hususlarında bir saptama yapmamakta; uyuşmazlığı esastan çözmeden yargılama yöntemine dayalı nedenlerden dolayı yargılamayı sonlandırmaktadır.
    Nitekim, Ceza Genel Kurulu 19.11.2013 gün ve 1419-460 kararında,
    "CMK"nun 223/7. maddesi uyarınca verilen davanın reddi kararlarının davanın esasını çözmeyen kararlardan olması nedeniyle, yerel mahkemece sanık hakkında verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen davanın reddine ilişkin hükmün Özel Dairece CMK"nun 309/4-a maddesi kapsamında kabul edilerek kanun yararına bozulmasına karar verilmelidir."
    Maddenin 4. fıkrasının (a) bendi davayı esastan çözmeyen kararlara ilişkindir. Bu bent uyarınca bozma istemi yasanın 223. maddesinde tanımlanan ve davayı esastan çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkeme bozma kararı doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırmayı yaptıktan sonra sonucuna göre karar verecektir. Bu bağlamda adli yargı mercileri dışındaki bir yargı mercine yönelik görevsizlik kararı verilmesi, infaza dair kararlar, görevsizlik ve yetkisizlik kararı gibi kararlar bu bent kapsamındadır. Burada asıl kıstas verilen hükmün davayı esastan çözen nitelikte olup olmadığıdır.
    Maddenin (d) bendinde ise bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasına veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde Yargıtay Ceza Dairesinin doğrudan bu hafif cezaya hükmetmesini veya kaldırılmasına karar verilmesini düzenlemektedir. Bu fıkra kapsamında karar verilebilmesi için kanun yararına bozma istemine konu kararın mahkumiyet kararı olması ve hukuka aykırılık nedeni ile cezanın kaldırılması veya daha hafif bir ceza verilmesi gereklidir. Bu fıkranın maddenin sistematiği de dikkate alındığında uygulanabilmesi için temel koşul bozmaya konu olan hükmün davayı esastan sonlandıran bir hüküm olması gerektiğidir.
    Ceza Genel Kurulu 21.10.2014 gün ve 480-441 kararı,
    "Ceza muhakemesi yapılabilmesi için bir takım "olmazsa olmaz" (sine qua non) şartlar aranır. Bu bağlamda muhakeme yapılabilmesinin şartlarından birisi de "Non bis in idem" olarak ifade edilen, aynı fiilden dolayı verilmiş bir hükmün veya açılmış bir davanın bulunmamasıdır.
    Kanunlarda açıkça yazılı olmadan da uygulanan bir hukuk normu olarak doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun ana ilkelerinden olan "Non bis in idem" ilkesi 1412 sayılı CMUK’nun 253. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir", 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun "Duruşmanın sona ermesi ve hüküm" başlıklı 223. maddesinin yedinci fıkrasında ise; "Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir" şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, sonradan açılmış olan davanın reddine karar verilecektir.
    "Non bis in idem" ilkesine uluslararası sözleşmelerde de yer verilmiş olup, konu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 7 numaralı Ek Protokolünün "Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı" başlıklı 4. maddesinin ilk fıkrasında; "Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulune ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz" şeklinde aynı ilkenin düzenlendiği; Anayasanın 90. maddesi dikkate alındığında bu hususun göz ardı edilmemesi gereklidir.
    Nitekim, Ceza Genel Kurulu 09.07.2013 gün ve 1518-354 kararından,
    "Uluslararası hukuk metinlerinde de güvence altına alınmış olan "aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı"nın doğal sonucu olarak; aynı fiil nedeniyle aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunduğu takdirde, mükerrer yargılama yapılmasının engellenmesi amacıyla dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın sanık için daha lehe olan davanın reddi kararı verilmelidir."
    Bir uyuşmazlık için yargılama yapılır ve karar da kesin hüküm halini alırsa, artık bu uyuşmazlık için kural olarak, yeniden yargılama yapılması kabul edilmemekte, dava da açılamamaktadır.
    Bu kapsamda hüküm yargılama makamının önüne getirilmiş olan uyuşmazlığı çözen karardır. Uyuşmazlığın çözülmesinden kasıt maddi olayın ve hukuki olayın çözülmesidir. Davayı esastan çözen bir hükümden bahsedilebilmesi için öncelikle toplanan delillerden sübut konusunda maddi meseleye yönelik bir hükme varılması gereklidir. Şayet sanık aleyhine maddi mesele sübuta erer ise eylemin yasal mevzuat kapsamında suç teşkil edip etmediği hususunun araştırılması, eylemin suç olduğunun tespit edilmesi halinde sanığın sorumlu olup olmadığının tespit edilmesi, sorumlu olduğunun tespiti halinde ise suç karşılığının kanunda gösterilmiş olması gereklidir. Bu kapsamda davanın reddi kararı davayı esastan çözen bir karar niteliğinde değildir. Bu gerekçelerle, Dairemizin 27.10.2015 tarih ve 2015/1241 E, 2015/3316 karar sayılı ilamın usul, yasa ve yerleşmiş Ceza Genel Kurulu kararlarına uygun olduğundan, itirazın reddi yerine kabulü yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.










    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi