9. Hukuk Dairesi 2008/16893 E. , 2010/2862 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem, ihbar tazminatı,fazla çalışma ücreti, yıllık izin, hafta
tatili, genel tatil ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 01.06.1999–30.09.2006 tarihleri arasında davalı iş veren nezdinde düzenleme ve satış elemanı olarak çalıştığını, işverenin yasalara aykırı bir şekilde 30.06.2006 tarihinde müvekkilinin işine son verdiğini, yasal hiçbir hakkının ödenmediğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücretlerinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 01.06.1999 tarihinde davalı şirkette satış destek elemanı olarak işe başladığını, 01.09.2006 tarihinden itibaren sıcak satıştan vazgeçilerek soğuk satış uygulamasına geçilmesi nedeniyle şirket dışında satış destek işine ihtiyaç kalmadığından davacının işine son verilmeyip şirketin fabrika merkezinin bulunduğu yerde istihdam edilmesinin kararlaştırıldığını, durumun 26.09.2006 tarihli yazı ile davacıya bildirilip 27.09.2006 tarihinde şirket merkezine gelerek yeni görev yerinde işe başlamasının istendiğini, iş yeri ve iş şartlarında esaslı değişiklik yapılmadığını, ücret ve özlük hakları bakımından hiçbir kaybının olmadığı gibi % 7 oranında iyileştirme yapıldığını, davacının kendisine bildirilen tarih ve saatte görevine başlamayıp çalışma şartlarında esaslı tarzda değişiklik olduğundan bahisle 02.10.2006 tarihi itibariyle iş sözleşmesini feshettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı bir neden olmadan ve önel verilmeden sona erdirildiği anlaşılmıştır. Akdin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirmeyecek şekilde sona erdirildiğini ispat davalıya aittir. Davalının iddiası ve gösterdiği deliller bu iddianın ispati için yeterli değildir. Tüm dosyaya toplanan delillere göre davacı davalının büyük Alı veriş merkezlerindeki mağazalarda ( Temsilciliklerinde ) denetleyici olarak çalışmıştır. Dolayısıyla davacının diğer iş yeri çalışanları gibi belirlenmiş bir mesaisi yoktur. Çalışma düzeni ve saati tamamen kendisi tarafından belirlenmektedir. Bu sebeple fazla mesai istemi yerinde görülmemiştir. Hafta tatili çalışması söz konusu değildir.
Bu talebin de reddi gerekir. Diğer talepler yönünden bilirkişi raporu dosya içeriğine, hesaplama yöntem ve biçimi daire kararlarına uygun olup hükme esas alınmıştır.” Gerekçesi ile davacı lehine kıdem, ihbar, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen yasal bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün olmaz. Ancak, önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri de aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.
Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/ 30158 E, 2008/ 28418 K.). O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, yasal faiz olmalıdır.
Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
İşe iade davası sonunda işçinin işe başlatılmadığı tarihte iş sözleşmesi feshedilmiş sayıldığından izin ücreti hesabında işçinin işe başlatılmadığı tarihte alması gereken ücret dikkate alınmalıdır.
İşverenin işçiyi işe başlatması durumunda, iş ilişkisi kesintisiz devam ettiğinden, kullandırılmayan izin ücretine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
2 – Somut olayda, davacı lehine yıllık izin ücretine hükmedilmişse de, davalı vekili tarafından delil listesinde gösterilen ve dosyaya ibraz edilen, davacının imzasını taşıyan yıllık ücretli izin talep formları ile davacının imzasının olmadığı izin defteri kayıtlarının incelenip değerlendirmeye tabi tutulmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, değinilen izin belgeleri davacı asil çağrılıp taraflara açıklattırıldıktan sonra oluşacak kanaate göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 8.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.