Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Bir önceki bozma ilamımızda, dava konusu borçların kaynağı ile davacının mesul müdürlük sıfatının yöntemine göre araştırılması istenilmiş, bozma sonrası, Ticaret Sicil müdürlüğünün yazısı ile davacının 15.12.2004 - 30.04.2014 tarihleri arasında ilgili şirketin ... Şubesinin müdürü olduğunun belirtildiği, diğer taraftan, dava dışı şirket yönetim kurulunun 08.12.2006 tarihli kararı ile davacının şube müdürü görevine son verildiği ancak bu hususun 2014 yılında yeniden yönetim kurulu kararına bağlanarak ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, mahkemece, davacının kamu alacaklarına karşı sorumluluğunun ilan edilmemenin sonuçlarına bağlanamayacağı, davacının üçüncü kişi olmadığı gibi, tescil edilmemeye dayanılabilmesi için yetkisiz temsilcinin şirket adına işlem yapması zorunluluğunun bulunması gerektiği, sonuç olarak davacının şube müdürlüğü görevine 2006 yılında son verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de; söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Dava dışı şirketin 08.12.2006 sayılı kararı ile davacının görevine son verildiği belirtilmiş ise de, bu kararın 02.04.2014 tarihinde noter onayına sunulduğu, yine davacının 2006 yılında görevden ayrılması iddiasına karşılık 10.12.2013 tarihinde şirkete ihtarname yollaması karşısında, ilgili dönemde istifaya dair ispata yarayacak bilgi ve belge dosya kapsamında bulunmadığından, davacının, ticaret sicil kayıtları nazarında, temsilcilik sıfatının devam ettiği belirgin olup, ödeme emirlerinden sorumluluğun buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.