11. Hukuk Dairesi 2015/15223 E. , 2016/233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/12/2014 tarih ve 2014/399-2014/460 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirket ile aynı ortaklara ait.... ile müvekkili ...."in kardeş şirketi olan .... arasında 2003 yılında kök hücrelerin depolanması konusunda bir hizmet ve bayilik sözleşmesi yapıldığını, davalı şirket ve onun yetkilisi olan ...."ya ait diğer kardeş şirket ...."nin "Kök hücre bankası ...." Türkiye temsilcisi ve bayiliğini yapmakta olduğunu, dava konusu depolama hizmetiyle ilgili ücrete ilişkin 2 adet faturadan kaynaklanan toplam 18.530,00 Euro borcun ödenmediğini, bunun üzerine îcra Müdürlüğü"nün 2012/25470 E.sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, haksız ve kötü niyetli yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20"dan az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının, davasını müvekkili şirket ile dava dışı ...."nin ortaklarının aynı olduğu iddialarına dayandırıldığını, müvekkili ile alacaklı olduğunu iddia eden davacı arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı şirketin başlatmış olduğu icra takibinin bir takım faturalara dayandırılıldığını, bu faturaların tek taraflı hazırlanmış faturalar olduğunu, bu faturaların karşılığının herhangi bir hizmet dahi mevcut olmadığını savunarak, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya dayanak satış ve imtiyaz sözleşmesinde, .... isim ve markasının sahibinin sözleşmenin tarafı olan .... Şirketi olduğunun, bu sözleşme için gerekli görüldüğü sürece ...., .... ve .... Türkiye"ye markanın kullanımı için bir lisans verileceğini, ...., .... isminli markanın sahibi olduğu, uluslararası koruma hakkına sahip olduğunu ve .... Türkiye"ye bunun kullanımı için lisans verdiğini, her iki markanın korunmasının sözleşmesi süresince devam ettiğini düzenleme konusu yaptığı, bu itibarla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2011/11-552 E., 2011/686 K. sayılı 23/11/2011 tarihli ilamında da belirtildiği üzere; taraflar arasında kurulan sözleşmenin marka kullanım hakkının da davalıya verildiği bir lisans sözleşmesi olup, uyuşmazlığın 556 sayılı KHK kapsamında olduğu, bu KHK"de öngörülen davalara 71/1 maddesi uyarınca ihtisas mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğinin hükme bağlandığı, H.M.K"nın 1.maddesine göre, ""göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu anılan kanunun 114/c maddesinde görev konusunun dava şartı olarak gösterildiği, dava şartının her aşamada res"en gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili arasındaki kök hücre depolama satış ve imtiyazına ilişkin temsilcilik sözleşmesinden kaynaklanan yıllık depolama ücretinin ödenmediğinden bahisle yapılan takibe haksız itirazın iptalini istemiştir. Taraflar arasında marka hakkına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayıp, temsilcilik sözleşmesi kapsamında depolama ücretinin tahsiline yönelik olan işbu davada 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulama yeri de bulunmamaktadır. Mahkeme kararına emsal alınan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 23.11.2011 gün 2011/11-522 Esas ve 2011/686 Karar sayılı ilamı temsilcilik sözleşmesinin feshi nedeniyle lisans sözleşmesine konu markalar için yapılan harcamalara ilişkin bulunduğundan, eldeki dava bakımından emsal olarak da kabulü mümkün olmayıp, huzurdaki davanın genel hükümlere tabi ve mahkemenin görevi dahilinde bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.