2. Hukuk Dairesi 2014/23763 E. , 2015/9658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki "boşanma" ve davalı tarafından açılan "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davalı süresi içinde açtığı karşı boşanma davasında; evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiş, dilekçesinde "üç yıldır ayrı yaşadıklarını, eşiyle bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin devamında fayda kalmadığını" da ifade etmiştir. Taraflar arasında daha önce açılmış ve retle sonuçlanmış bir boşanma davası mevcuttur. Davalı, karşı boşanma davasına ilişkin dilekçesinde, bundan söz etmemiş olsa bile, üç yıldır fiilen ayrı yaşama olgusunu vakıa olarak ileri sürdüğüne göre, karşı davada, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan yasal karineye de dayanıldığı kabul edilmelidir. Bu bakımdan, davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan sebep çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu çerçevede değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre, kocanın boşanma davası ve boşanmanın fer"ileri hakkında yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden, bu yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.06.05.2015(Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
Davalı-karşı davacı kadın dava dilekçesinde; eşinin birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşinin ailesinin evliliğe müdahale etiğini, eşinin ve ailesinin hamileliğinde kendisine gereken ilgi ve alakayı göstermediklerini, eşinin evliliğin devamı için gereken cabayı göstermediğini, boşanmak için dava açtığını geçimsizliği kanıtlayamadığı için davasının reddedildiğini, davacı-davalı kocasının davasının reddi ile kendi davasının kabulüne karar verilmesini telep etmiştir.
Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesinde fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma talebinde bulunmadığı gibi dayanak boşanma dosya numarasından da bahsetmemiştir.
Yerel mahkeme taraflara delillerini bildirmek üzere vermiş, davalı-davacı delil listesinde reddedilen boşanma dosyasını bildirmemiş bildirmediği gibi, bu delile hiç bir şekilde dayanmamıştır.
Hakim taleple bağlıdır (HMK.md.26). Davalı-davacının karşı dava dilekçesinde; davacı-davalının evliliği sürdermek için çaba göstermediğini, açtığı boşanma davasının reddedildiğini belirtmesi, davalı-davacının Türk Medeni Kanununun 166/4"te düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davası olduğunu göstermez.
Aksi bir uygumama; dilekçede diğer eşin başka bir kişiyle yaşadığından söz edilmesi, zina nedenine dayalı boşanma davasınında bulunduğu anlamına gelir. Ve yine dilekçede eşin evi terk ettiğinden bahsedilmesi, terk nedeniyle boşanma davasının da bulunduğunu kabul etmeyi gerektirir.
Bu uygulama; mahkemeler ve Yargıtay"ı, boşanma dosyalarını, tüm boşanma sebepleri yönünden değerlendirme ve hüküm kurma yükümlülüğü altına sokar.
Ben bu uygulamanın, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1-g bendinde düzenlenen "dayanılan hukuki sebepler" dilekçede gösterilir hükmü ile uygulamada yaratacağı güçlük isabetli olmadığı görüşündeyim.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle değerli çoğunluktan farklı düşünüyorum.