Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2121
Karar No: 2018/8703
Karar Tarihi: 31.10.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/2121 Esas 2018/8703 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/2121 E.  ,  2018/8703 K.

    "İçtihat Metni"

    ........

    Dava, sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.

    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, .......... Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    ...... verilen kararın, davacı ve Fer"i Müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    I-İSTEM:
    Davacı, 01.07.1981 tarihinde işe başladığının ve en az 1 gün süre ile çalışmasının varlığının tespitini istemiştir.
    II-CEVAP:
    ........vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenle, davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, yapılan yargılama, toplanan deliller, yeminli tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının işe giriş bildirgesi tarihi olan 01/07/1981 tarihinde 13 yaşında olması, 5510 sayılı Kanunun sigortalı sayılmayanları düzenleyen 6.maddesinin h fıkrasında 18 yaşın bitirilmesi koşulunun getirilmiş olduğu, 5510 sayılı Kanunun 38/2.maddesinde 4-a sigortalılığına tabi olanların sigortalılık süresinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği belirtildiğinden davanın reddine karar vermiştir.

    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerçek ve fiili çalışma nedeniyle kararın istinaf incelemesi ile kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ........i, 4447 sayılı Kanun"un yürürlük tarihi öncesinde Kuruma sunulan bildirgenin çalışma olgusunun karinesini oluşturması ve davacı yararına oluşan bu yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıtın Kurumca ileri sürülmemesi, işyerinin, uyuşmazlık konusu tarihi kapsar biçimde 506 sayılı Kanun kapsamında faaliyetinin bulunması, işe giriş tarihindeki yaşına karşın bildirgede davacının çıraklık konumuna ilişkin ibarenin yer almayıp yasal düzenlemelere uygun çıraklık sözleşmesi ve ilgil........ kaydının da bulunmaması, yasal yönteme uygun olarak gerçekleştirilen bildirgeye dayalı tescilin Kurumca çekişmesiz sürdürülmüş olması, bildirgenin düzenlendiği tarihten itibaren süregelen dönemde prim ödemesi gerçekleştirmeyen işveren hakkında, sigortalıların sosyal güvenlik haklarını koruma anayasal yükümlülüğü altındaki Kurum tarafından herhangi bir işlem yapılmamış olmasının sigortalı aleyhine sonuç doğuramayacağına ilişkin hukuksal gerçeklik, ayrıca bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların da iddiayı doğrulayan aydınlatıcı ve net anlatımları karşısında, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu tarihte hizmet akdine tabi 1 günlük çalışma olgusunun varlığı belirgin olup, sigortalılık başlangıcının ise, davacının 01.07.1981 tarihinden itibaren başlayan hizmetine göre değinilen 60/G maddesi gereğince 18 yaşın doldurulduğu 01.04.1986 tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği hukuksal gerçeği karşısında, davanın bu şekilde kısmen kabulü yerine reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu; bu tür davalarda 5521 sayılı Kanun"un 7/4. maddesi uygulanmayacağından hüküm fıkrasında Kurumun feri müdahil olarak nitelendirilmesi hatalı ise de, 6100 sayılı Kanun"un 355. maddesinde yer alan, incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bunun kendiliğinden gözetileceği yönündeki düzenleme çerçevesinde, istinaf sebepleriyle bağlılık kuralı gereğince ve özellikle istinaf yoluna başvuranın sıfatı dikkate alındığında anılan yanlışlığın düzeltilmediği, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği diğer itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında kısmen yerinde olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte, değinilen konularda kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gereksinim duyulmadığı anlaşıldığından HMK 353/1-b.2. maddesi gereğince belirlenen aykırılıklar düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, talebin 01.07.1981 tarihinde 1 günlük fiili çalışmanın sigortalılık süresinden sayılmasına ilişkin olduğunu ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararında istem dışına çıkılarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu güne karşılık gelen 01.04.1986 olduğunun tespitine de karar verildiğini,
    .......vekili, davacı hakkında tespitini istediği tarih itibariyle geçerli olan 1475 sayılı İş Kanunu"nun 67. maddesine göre 15 yaşını bitirmemiş çocukların çalıştırılmasının yasak olduğu, davacının anılan tarihte 13 yaşında olduğunu, istinaf mahkemesinin davacının talep etmediği bir tarih belirlediğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Sigorta başlangıcının tespiti istemine yönelik olarak yapılan incelemede;
    506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesikapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
    6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
    Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir.Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
    Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılansigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
    Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, dinlenen tanık beyanlarında davacı ile birlikte çalıştığına dair beyanlar var ise de, dosyada yer alan dönem bordrolarında adı geçen tanıkların dinlenmediği anlaşılmakla, bordro tanıklarının da beyanlarının alınmasından sonra varılacak sonuca göre fiili çalışma olgusunun varlığı hakkında bir karar verilmelidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanınkabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    .....


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi