19. Hukuk Dairesi 2019/625 E. , 2019/4923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki temliknamenin iptali ve ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı temliknamenin iptali ile ipoteğin fekki hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacı ... ... ..Ltd.Şti ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olmak üzere davacı ...’e ait birçok taşınmazın davalı banka lehine ipotek verildiğini ve daha sonra imzalanan genel kredi sözleşmesinin de davacı ... ve davalı ... tarafından kefaleten imzalandığını, davacı şirketin kredi borcunu ödeyememesi üzerine kefil davalı ..."ın kredi borcunu ödeyerek davalı banka tarafından davacılar aleyhine yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takiplerdeki banka alacağını ve bankanın ipotek haklarını devraldığını, halbuki davalı ...’ın davacı ... gibi aynı kredi sözleşmesinin kefili olduğunu belirterek davalı banka tarafından diğer davalıya yapılan temlikin hukuka aykırı olması nedeniyle iptalini ve yine diğer davalıya devredilen ipotek haklarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ... cevap sunmamıştır.
Davalı banka vekili, davaya konu talep ve iddiaların davalı bankaya yöneltilemeyeceğinden davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini ayrıca davalı bankanın temerrüde düşmüş alacağını kurtarma gayesiyle hareket ettiğini, sözleşmedeki hak ve yetkiler çercevesinde her türlü girişimde bulunabileceğini savunarak, davanın esastan da reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı alacaklı banka tarafından davacı ve diğer davalı ... aleyhine başlatılan icra takiplerini ödeme ile kapatan ve davalı bankadan temlik alan diğer davalı kefil ..."ın icra dosyalarını temlik alan alacaklı sıfatıyla takip yapamayacağı, ödemeyle hitam olmuş icra dosyalarının devriyle ilgili temliknamenin geçersiz olduğu ve dava konusu taşınmazlar üzerinde davalı ... lehine tesis edilen ipotek bulunmadığı gerekçesiyle icra dosyalarının devriyle ilgili olarak yapılan temliknamenin geçersiz olduğunun tespiti ile iptaline, dava konusu taşınmazlar üzerinde davalı lehine tesis edilen ipotek bulunmadığı anlaşıldığından davacının ipoteklerin iptaline yönelik talebinin konusuz kalması sebebi ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bilirkişinin hukuki değerlendirme içeren raporuna atıfla bu bilirkişi raporundaki görüşler irdelenmeden ve davada hukuki değerlendirmenin hakime ait olduğu ilkesine göre gerekli gerekçe oluşturulmadan davacının temliklerin iptali davasının kabulüne ve dava konusu taşınmazlar üzerinde davalı ... lehine tesis edilen ipotek bulunmadığı anlaşıldığı için davacının ipoteklerin iptaline yönelik talebinin konusuz kalması sebebi ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacıların iddiası değerlendirildiğinde, davacı şirket yönünden herhangi bir talep olmadığına göre iş bu davada davacı ... ... Pet.Ür.Ltd.Şti’nin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı dikkate alınarak davanın bu davacı yönünden reddi gerekirken davacı şirket için yazılı şekilde hüküm kuruması doğru olmamış hükmün bu yönden bozmayı gerektirmiştir.
Sözleşmenin düzenlendiği ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun 496/1. maddesinde "Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında ona halef olur" hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca da kefil kefalet tarihinde var olan rehin hakkında ödeme miktarı kadar halef olur. Bu husus 6098 sayılı TBK"nun 596. maddesinde de açıkça hükme alınmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 596/2 maddesinde "Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir." düzenlemesi bulunmaktadır.
Dava konusu ipoteklerin 20.07.2009 tarihinde tesis edildiği, genel kredi sözleşmesinin ise 21.07.2009 tarihinde akdedildiği, davalı ...’ın ipotek tesisinden sonra kefil olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda somut olayda ihtilafın çözümünde yukarıda sözü edilen 818 sayılı BK"nun 496. maddesinin uygulanması gerekir.
Mahkemece, bu hukuki düzenleme dikkate alınmadan, gerekçe göstermeden salt bilirkişi raporuna atıf yaparak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hüküm bu yönden de bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, davacının talebine göre dava değerinden eksik harç yatırıldığı açık olup, harç tamamlatılmadan yargılamaya devam olunması ve hüküm fıkrasında alınması gereken harç ve alınan harç gösterilmeden bakiye harç alınmasına yer olmadığına şeklinde karar verilerek hüküm fıkrasında da harcın eksik bırakılmasıda doğru olmamıştır.
Yine, davalı banka tarafından kredi borcunu ödeyen kefil davalı ... ...’a devredilen ipotek haklarının akit tablosunda davalı bankanın ismi hak sahibi olarak yazılı olup, banka tarafından bu hak diğer davalıya devredilmekle davalı ..., davalı banka yerine geçeceğinden davalı ... yönünden lehine ipotek bulunmadığı gerekçesiyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklindeki karar da muhakeme hukukuna uygun olmamıştır.Bir an için bu tespit doğru olsa bile bu halde de davanın reddine karar verilmesi gerekirken konusuz kaldığından bahsedilmesi kendi içinde çelişkili olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 24/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.