![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2020/1077
Karar No: 2021/1432
Karar Tarihi: 15.03.2021
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/1077 Esas 2021/1432 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın, 3847, 3904 ve 2616 parsel sayılı taşınmazlarını 24.05.1993 tarihinde davalı ..."a bağış suretiyle devrettiğini, anılan devrin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kayıtların iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada taleplerini iptal tescil olmadığı takdirde tenkis olarak ıslah etmişlerdir.
Davalılar, dava konusu taşınmazlarda hakları bulunan dava dışı halalarından davalı ..."ın harici satışla pay satın aldığını ve mirasbırakanı ..."ın bu nedenle kendisine taşınmazları devrettiğini, ayrıca mirasbırakanın malvarlığını çocukları arasında paylaştırdığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastı ile hareket ettiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu temlikin bağış suretiyle yapıldığı, geçerli işlemlerden olan bağış suretiyle yapılan temliklerde 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı, ayrıca mirasbırakanın 10.04.2003 tarihinde öldüğü ve bu halde 4721 sayılı TMK"nun 571. maddesi uyarınca da tenkis davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılabileceği ve bu sürenin resen nazara alınması gerektiği tartışmasızdır. Somut olayda, mahkemece hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, öncelikle davanın 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılıp açılmadığı belirlenmemiştir. Hâl böyle olunca, öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanması davanın süresinde açıldığı belirlenirse, toplanan ve toplanacak delillerle birlikte mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastının araştırılması, dava konusu temlikin saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığı saptanırsa yukarıda değinilen açıklamalar ve ilkeler gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de, dosya arasına alınan kayıtlardan mirasbırakanın aktif terekesinde değerlendirilen 3850 ve 3901 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından devredilmiş olmasına rağmen bu husus gözardı edilerek anılan taşınmazların tenkis hesabında değerlendirilmiş olmaları da isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4,90. TL
bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 15.03.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin olup, mahkemece bağış suretiyle gerçekleştirilen temlikte saklı payı zedeleme kastının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar Dairece; davanın TMK"nın 571. maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, mirasbırakanın 2003 yılında öldüğü, davanın ise 2011 yılında açıldığı için hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere TMK"nın 571. maddesi gereğince, tenkis davasında dava açma hakkı mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde mirasın açılması tarihinden on yıl geçmekle düşer. Kanun hükmü açık bir şekilde hak düşürücü süre başlangıcını "saklı payların zedelendiğini öğrenme" tarihi olarak belirlemiştir. Hakim hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini resen gözetecek ise de, öğrenme tarihi olarak ileri sürülen tarihin doğru olmadığını, öğrenmenin daha önce gerçekleştiğini ispat yükü davalıdadır.
Somut olayda; davacılar saklı payın zedelendiğini 2011 yılı ocak ayındaki mal paylaşımı toplantısında öğrendiklerini belirterek eldeki davayı açmışlar, davalılar ise bunun aksine bir delil sunmamışlar, dosya içeriğinde öğrenmenin daha önce gerçekleştiğin ilişkin bir delilde yer almamıştır. Bu durumda mahkemenin TMK"nın 571. maddesine yanlış anlam vererek miras bırakanın ölüm tarihini esas almak suretiyle davayı hak düşürücü süre nedeniyle reddetmesi hatalıdır.
Ancak, dosya içeriği ve toplanan delillere göre, mirasbırakan tarafından davalılara saklı payı zedeleme kastıyla temlik yapıldığı iddiası, davacılar tarafından TMK"nın 6. ve HMK"nın 190. mad. hükümleri çerçevesinde ispat edilememiştir. Hükmün, değişik bu gerekçeyle onanması gerektiği kanaatinde olduğum için, sayın çoğunluğun mahkeme kabulü doğrultusundaki onama gerekçesine katılmıyorum.