8. Hukuk Dairesi 2016/10364 E. , 2019/1427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, 02.10.2015 tarihinde borçlular ile üçüncü kişinin oğullarının birlikte yaşadıkları ev adresinde yapılan haciz sırasında davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu, istihkak iddiasının alacaklılardan mal kaçırma amacıyla öne sürüldüğünü açıklayarak, davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi; haciz yapılan adreste eşi ile birlikte ikamet ettiklerini, borçlu anne ve babasının adresle bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, borçluların mernis adreslerinin haciz adresi olmadığı, borçluların oğullarının evine gelip gitmelerinin, belli bir süre kalmalarının Türk örf ve adetleri gereğince hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu durumun birlikte yaşamaya karine teşkil etmeyeceği, alacaklı tanıklarının borçlular ile üçüncü kişinin birlikte yaşadıklarına ilişkin kesin ve inandırıcı beyanlarının olmadığı, üçüncü kişinin haciz adresine ilişkin elektrik faturası ve kira sözleşmesi ibraz ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu haciz, ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmasına karşın, borçlular ile üçüncü kişi arasında anne, baba-oğul gibi yakın akrabalık bağının bulunduğu, haciz tutanağında evin iki katlı olduğunun, 3 takım yatak odasının, 4 takım oturma grubunun ve 3 adet televizyonun bulunduğunun yazılı olduğu, tüm bunların ötesinde haciz esnasında üçüncü kişinin borçlu anne ve babası ile görüşmediklerini beyan etmesine rağmen Mahkemece üçüncü kişi adına haciz adresine çıkarılan tebligatın aynı konutta sürekli olarak birlikte oturan borçlu babasına tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, İİK"nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup, davanın İİK"nin 99. maddesi gereğince alacaklı tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Bu yasal karinenin aksinin davalı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı üçüncü kişinin dayandığı, borcun doğum tarihinden sonra adi yazılı şekilde düzenlenmiş kira sözleşmesi ve elektrik faturası mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir, bu belgeler istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmezler.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.