17. Hukuk Dairesi 2018/4401 E. , 2018/12144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı ve davalıya kasko sigortası ile sigortalı araçta 15/06/2006 tarihinde meydana gelen kazada toplam 16.115,30 TL hasar oluştuğunu, aracın kaza sonrası servise çekilmesi için de ayrıca 130,00 TL masraf edildiğini, davalı şirkete ödeme için yapılan müracaat üzerine davalı şirketin 08/09/2006 tarihli cevabında talebin kabul edilmediğini bildirdiğini, sigorta poliçesinde hangi hallerde ödeme yapılacağının tek tek yazıldığını belirterek kaza sonrası araçta meydana gelen 16.115,30 TL"nin olay tarihinden yasal faizi ile davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı araçta meydana gelen hasarın iddia edilen yerde ve zamanda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, araçta meydana gelen hasarın kaza tarihinden önce meydana geldiğini, davacı tarafın (kazayla ilgili olarak) üzerine düşen mükellefiyeti yerine getirmediği belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 2.046,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece, 2.046,00 TL maddi tazminata hükmedilmişse de hükmedilen rakama nasıl ulaşıldığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durum yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; HMK"nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, mahkemece uzman bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulması zorunludur. Trafik kazalarında hasar bedelinin hesaplanması uzmanlığı gerektiren konulardandır.
Davalı taraf sadece davacıya ait aracın ilk hasarlanmasından sorumlu olup, davacının kazadan sonra yola devam edip zararın artmasına neden olduğu zarar bölümünden sorumlu değildir. Türk Ticaret Kanunu ilgili maddeleri ve Sigorta Genel Şartları hükümleri uyarınca sigortalının rizikonun gerçekleşmesini takiben zararın artmasını engelleyecek her türlü koruma ve kurtarma önlemlerini almakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. (TTK. 1293.md.)
Somut olayda davacı tarafın ifade tutanaklarında da beyan ettiği üzere sigortalı araç hasarlandıktan sonra polis ekipleri gelinceye kadar 25 – 30 dakika daha çalıştırılmaya devam edilmiş ve susuz kalan motor fazla ısınarak hasarlanmıştır. Meydana gelen kazadan sonra aracın radyatöründen yola boşalan suya rağmen sürücü aracı kullanmaya devam etmiş, zararın daha da artmasına sebebiyet vermiştir. Davacının araçtaki zararın artmasını önleyecek tedbirleri almadığı anlaşılmakla birlikte, mahkemece hasar konusunda alanında uzman olduğu bilinmeyen serbest mali müşavirden bilirkişi raporu aldırılmış olup rapor denetime elverişli değildir. Bu durumda alanında uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınarak yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular gözönüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.