11. Hukuk Dairesi 2015/11744 E. , 2016/198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/03/2012 tarih ve 2010/65-2012/371 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, .... Eyalet Mahkemesi tarafından verilen 10.06.2008 tarih 22 O 205/07 sayılı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yabancı mahkeme kararının diplomatik yolla tebliği usulünün yerine getirilmediği, postaya verilme tarihinin tebliğ tarihi sayıldığı, tebligatın kamu düzenine aykırı olduğu ve ortada kesinleşmiş karardan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
5718 sayılı MÖHUK’nın 50/1. maddesi hükmüne göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Anılan Yasa"nın “Dilekçeye Eklenecek Belgeler” başlığını taşıyan 53. maddesinde tenfiz dilekçesine “Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi”nin ekleneceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle ilamın kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu husus dava şartı olması nedeniyle, mahkemece resen gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece, tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamınının diplomatik yolla tebliğ edilmediği, kararın postaya verilme tarihinin davalıya tebliğ tarihi sayıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kararın tebliğine dair dosyada herhangi bir belge sunulmadığı gibi kararın posta yoluyla tebliğ edildiğine dair bir iddia da bulunmadığından gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. Yine, davacı vekilince sunulan yabancı mahkeme kararının aslı üzerinde kesinleşme şerhi bulunmadığı gibi bu kararın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi de dosyaya sunulmamıştır. Mahkemece, davacı vekiline sadece tebligat belgelerini sunmak üzere kesin olmayan süre verilmiş, davacı vekilince sadece dava dilekçesinin tebliğine dair belgeler sunulmuş, karar tebliğine ilişkin belgeler sunulmamıştır. Mahkemece, dava şartı olan kesinleşmeyle ilgili olarak HMK 115/2 maddesi uyarınca davacı vekiline kararın kesinleştiğini gösteren usulüne uygun onaylı sureti ve onaylı tercümesi ile karar tebliğine dair belgeleri sunmak üzere usulüne uygun kesin süre verilerek ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.