20. Hukuk Dairesi 2017/6001 E. , 2017/10780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar,...köyü 117 ada 2384 ve 2387 parsel sayılı taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıtlı olduğunu, ancak; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin yararlarına oluştuğu ve orman sayılmayan yerlerden oldukları iddiasıyla tapu kaydının iptali ile çekişmeli bölümlerin adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, askı ilânından sonra açılan davanın tapu kaydına dayalı olarak açılmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan ... tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.10.2012 tarih 2012/4414-11317 sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında: ""3402 sayılı Kadastro Kanunda ve diğer kanunlarda 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılacak kadastro tespitlerinde, zilyetliğe ve vergi kaydına dayalı olarak açılan davaların 30 günlük askı ilân süresi ile sınırlı olduğuna ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının olanaklı olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, sınırlayıcı hüküm bulunmadan kişinin anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunur şekilde dava açma süresinin kadastro tutanaklarının askı ilânına çıkarılmasından itibaren 30 günlük süre ile sınırlandırılması ve bir yerin orman olmadığı bilimsel olarak saptansa dahi, hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermeyecek 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile mülkiyet hakkının elinden alınması doğru olmayacaktır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 2003 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapıldığı ve çekişmeli 117 ada 2384 ve 2387 parsel sayılı taşınmazlara kadastro tutanağı düzenlenerek orman vasfıyla Hazine adına tespit edildikleri anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazların kadastro tutanağı 27.09.2005 - 27.10.2005 tarihleri arasında askı ilânına çıkarılmış, 30 günlük süre içinde itiraz olmadığından tutanak kesinleşerek 28.10.2005 tarihinde orman niteliği ile Hazine adına tescil edilmişlerdir. Taşınmazların kadastrosunun 3402 sayılı Kanuna göre yapılması, kadastro kanununda, bu kanuna göre yapılan kadastro tespitlerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usul ve esasların uygulanacağının belirtilmesi, zilyetliğe dayalı olarak kadastrodan önceki nedenlerle açılan davalarda 30 günlük hak düşürücü sürenin uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmamasının kanuna, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olması yanında; ilgili kanunun bir maddesinin uygulanıp, diğer bir maddesinin uygulanmaması şeklinde yapılan bir uygulama ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yok farz edilmesi mümkün değildir. Tesbit işlemi hangi Kanuna göre yapılıp kesinleşmişse, iptalinde de aynı kanun hükümlerinin
uygulanmasının gerekmesine göre, davacının 30 günlük askı ilân süresinin bitiminden sonra başlayan 10 yıllık hak düşürücü süre içinde gerek tapulu ve gerekse tapusuz taşınmazlar yönünden ayrım yapılmaksızın dava açabileceğinden (HGK"nın 11/11/2006 gün ve 2006/20 - 619 - 615 sayılı kararı), mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır"" gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabul kısmen reddine, fen bilirkişisinin 08/05/2013 tarihli rapor ve 2 nolu krokisinde 117 ada 2384 parseldeki krokide (A) harfi ile gösterilen 1358,96 m2 yüzölçümlü yerin son parsel numarası verilerek davacılar ... ve ... adlarına tapuya tesciline, 117 ada 2384 parseldeki krokide (B) harfi ile gösterilen 9690,81 m2 yüzölçümlü yerin ve 1 nolu krokisinde 117 ada 2387 parsel içerisinde kalan (A) harfi ile gösterilen 615,62 m2 yüzölçümlü yere yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 10 yıl içinde açılan tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır, genel arazi kadastrosu işlemi 29.03.2005 tarihinde yapılmış ve sonuçları 27.09.2005 - 27.10.2005 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, temyize konu 117 ada 2384 parsel nolu taşınmazın (A) harfli bölümünün tarla vasfı ile davacılar adına hisseleri oranında tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur; Ancak dava konusu 2384 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişisinin 08/05/2013 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 9690,81 m2"lik kısmının 2384 nolu ana parselle irtibatının kalmadığı müstakil bir bölüm haline geldiği anlaşılmakla bu bölümün ayrı bir parsel numarası ile tapudaki orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmemesi doğru değilsede, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün bir numaralı bendinden sonra gelmek üzere ""fen bilirkişisinin 08/05/2013 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 9690,81 m2"lik kısmının 117 adanın son parsel numarasından sonraki parsel numarası ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline"" cümlesi eklenmesi suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/12/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.