Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1) Sanığın olay günü katılanı tehdit etmediğine dair savunması, katılanın soyut iddiası dışında delil bulunmaması ve tanıkların da görgüye dayalı bilgilerinin olmaması karşısında, katılanın beyanının savunmaya neden üstün tutulduğu açıklanmadan eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle silahla tehdit suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, 2) Mahkemece sanığın, silahla tehdit suçunu işlemediği sonucuna varılması durumunda; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 125/1 ve 86/2. kapsamındaki hakaret ve kasten yaralama suçları önceden de uzlaşma kapsamında ise de, suç tarihi itibarıyla tehdit suçundan dolayı CMK"nın 253/3-son maddesinde engel bulunması sanık hakkında silahla tehdit suçundan beraat hükmü kurulması da göz önüne alınarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, 3) Kabule göre de; a) Sanık ile katılan arasında olay günü yol verme meselesi nedeniyle çıkan tartışmada sanığın, önce katılanın kendisine hakaret ettiğini savunması karşısında; olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerine durularak sanık hakkında TCK’nın 29 ve 129. maddelerinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, b) Hükümden sonra 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.