3. Hukuk Dairesi 2015/17557 E. , 2017/4353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; evlilik sırasında davacıya takılan ziynetlerin davalı ve birlikte yaşadıkları ailesi tarafından davacının elinden ilerde oturacakları müstakil evlerinin inşaatı için harcanacağı gerekçesiyle zorla alındığını daha sonra iade edilmediğini, bu altınların hırsız tarafından çalındığının davacıya söylendiğini, ancak kolluk ekiplerince yapılan araştırmada hırsızlığın gerçekleşmediğinin tespit edildiğini, polisin o sırada "burada hırsızlık falan olmamış, altınlar çalınmamış " dediğini, davacının babasının da duyduğunu, davalı ve ailesi tarafından bir gece vakti kendisini sokağa attıklarını bunun üzerine babasını aradığını ve babası tarafından Aydın’a götürüldüğü iddiasıyla; 32 adet çeyrek altın, 7 adet 20"şer gr"lık 22 ayar bilezik, 1 adet 14 ayarlık setin aynen olmadığı takdirde bedeli olan 20.796,00 TL "nin yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının vasisinin vekili, cevap dilekçesi ile; davalının %80 akıl geriliği nedeniyle kısıtlı olduğunu, kısıtlının iradi bir işleminin söz konusu olamayacağını, konuşma yetisinin dahi olmadığını, altınların davalı tarafından alınması diye bir hususun söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde de altınların davalı tarafından alındığına dair hiçbir iddianın bulunmadığını, davacı ..."in davalıya ait Garanti Bankası kartını dahi kullandığını, Ziraat Bankasından alınan yazıda davacı adına 4 adet vadeli 1 adet de vadesiz hesap olduğunun tespit edildiğini, bu paraların davacı tarafından bankadan çekildiğini, tarafların parasının yönetiminin davacıda bulunduğunu, davacının da kendi isteği ile evi terk edip gittiğini, kendi isteği ile evi terk eden davacının altınları yanında götürmesinin asıl olduğunu; bu nedenle davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının ziynetleri alıp davacıya iade etmediği ispat olunamadığından, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinn sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Kural olarak; düğün takıları kim tarafından takılırsa takılsın, kadına ait kişisel eşya sayılır. Bu nedenle ziynet eşyalarının, iade edilmemek üzere kadının rızası ile verildiğini, bu eşyayı kadından alan kişi ispat etmelidir.
Davacı kadına ait düğünde takılan bir kısım altınların davalı koca tarafından bozdurulduğu kanıtlanmıştır. Öte yandan; gerçekleşen bu durum karşısında ispat yükü kendisine geçen davalı koca, davacı kadının bu bilezikleri bir daha iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini kanıtlayamamıştır.
Somut olayda; tanık beyanları, davalının savunması ve tüm dosya kapsamından davacıya düğünde takılan altınların (üzerinde taşıdığı tanık beyanlarında belirtilen altınlar dışında kalan altınların) davalı tarafta kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ispatlanan altınlar yönünden davanın kabulü gerekirken davanın tümden reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03. 2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.