11. Hukuk Dairesi 2020/4399 E. , 2021/5985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.07.2018 tarih ve 2017/323 E. - 2018/470 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce verilen 21.10.2019 tarih ve 2018/1451 E. - 2019/1136 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; Gürcistan-Tiflis şerhinde kurulu bulunan davacı şirketin Türkiye"den sürekli sebze-meyve ithal ettiğini, davalı şirket ortağı ... ile davacı şirket adına çilek temin etmesi hususunda anlaştıklarını, bu anlaşma kapsamında davacı şirketin müdürü Paata Sartania"nın Ziraat Bankası Tiflis Şubesinden davalı şirket hesabına 06/04/2017 ve 07/04/2017 tarihinde 9.975"er USD "satın alınan mallar için" kaydıyla toplam 19.950-USD havale yapıldığını, ..."ın davacı şirket adına ..."da sebze meyve komisyonculuğu yapan Karanlar ... Ltd. Şti. ile bir tır çilek hususunda anlaşma yaptığını ve bu nedenle Halkbank ... Şubesine çilek bedeli olarak 06/04/2017 tarihinde 30.000,00 TL havale yaptığını, mezkur şirketin 08/04/2017 tarihinde 20.700 kg çileği hazırladığı, müvekkili şirkete 08/04/2017 tarihli ve 38.992,80 TL"lik fatura düzenlediği, ancak bakiye 8.992,80 TL"nin ... tarafından çilek tedarikçisi firmaya ödenmemesi nedeniyle faturanın iptal edildiğini ve malların gönderilmediğini bu suretle davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 19.950 USD" nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili;davanın hem aktif ve hemde pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dayanak alınan dekontlarda göndericinin davacı şirket olmadığı, şirketin kendi nam ve hesabına hareket etmesi gerektiğini, ..."a ödeme yapıldığı iddiasında bulunulduğundan husumetin bahsi geçen şahsa yöneltilmesi gerektiği, davacı şirkete ait tüm ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde borçlu olan tarafın davacı olduğu, ticari ilişki gereği yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın davacı şirket olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında ticari ilişki olduğu, bu kapsamda davalı şirketin Ziraat Bankası hesabına davacı şirket yetkili müdürü Paata Sartania tarafından şerhli olarak 19.950-USD havalenin gönderildiği, söz konusu hesabın davalı şirkete ait olduğu, paranın davalı şirketin tek ortağı olan ... tarafından çekildiği, dava dışı Karanlar Tarım ... Ltd. Şti. ile çilek alımı hususunda ilişki kurulduğu, davacı şirket adına fatura düzenlendiği ancak havale karşılığında emtianın gönderilmediği, paranın havale, çekilme ve fatura tarihlerinin uyumlu ve davacının iddialarını teyit eder mahiyette olduğu, aksi yönde bir delil dosyaya sunulmadığı, davalı şirketin davacı şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne 19.950 USD"nin ödeme tarihlerinden itibaren kamu bankalarının Amerikan Doları cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği ticari avans faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce; dava konusu paranın davalı şirkete gönderildiği ve paranın davalı şirket yetkilisi ... tarafından çekildiğinin banka kayıtları ile sabit olduğu, bu paraya karşılık mal teslimi yapıldığına dair davalının bir savunmasının olmadığı, dava konusu havalelerin davacının iddiasının aksine başka bir ilişkiden kaynaklandığına dair de davalının bir iddiasının olmadığı, davalının yemin deliline dayanmadığı, tüm bu nedenlerle davalı şirketin davacı şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.541,87 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13.10.2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.