6. Ceza Dairesi 2018/3499 E. , 2020/850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm sanık ... savunmanı tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-) Hükmedilen cezaların süresine göre, duruşmalı incelenmesi olanaklı bulunmadığından, sanık ... savunmanının bu yöndeki talebinin, 5271 sayılı Kanunun 299/1. maddesi gereğince;
Yağma suçu bakımından doğrudan ve/veya dolaylı olarak zarar görmeyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılmasına karar verilmiş ise de; anılan kararın, hükmün bu kısmına yönelik temyiz davası açma olanağı vermeyeceği anlaşıldığından; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin bu yöndeki vaki isteminin CMK"nin 296/1 ve 298.maddeleri uyarınca;
Anılan taleplerin REDDİNE,
II-)Katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının temyiz isteminin; sanık ... hakkında cinsel saldırı ve cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkumiyet hükmü ile sanık ... hakkında anılan suçlardan kurulan beraat hükümlerine; sanık ... savunmanının temyiz isteminin; bu sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine; o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin ise; sanık ..."ye yüklenen suçlardan verilen beraat hükümlerine yönelik olduğu anlaşılıp, kabul edilmekle yapılan incelemede;
1- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
UYAP sisteminden alınan sanık ..."e ait nüfus kaydına göre, sanığın hüküm tarihinden sonra 19.01.2020 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, bu durum araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nin 64/1. maddesinin uygulama olanağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
2- Sanıklar ... ve ... hakkında, mağdur ..."a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, yağma, cinsel saldırı suçlarından 5237 sayılı TCK"nin 37/1. maddesi delaleti ile aynı Kanunun 148/1. maddesi yollamasıyla, 149/1-a-c-h-son; TCK"nin 102/1. maddesi delaleti ile 102/2-3/d, 43/1; TCK"nin 37/1. maddesi delaleti ile aynı Kanunun 109/1. maddesi yollamasıyla 109/2-3/a-b-son, 53, 63, 54, 58. maddeleri gereğince kamu davası açıldığı, Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2011 gün ve 2008/297 esas, 2011/90 sayılı kararında; “Mağdure sanıkların arabasına bindikten sonra sanıkların kendilerini polis olarak tanıttıklarını, bıçak çekerek kendisini etkisiz hale getirip cinsel ilişkide bulunduklarını, parasını, telefonunu, küpelerini ve yüzüklerini aldıkları yönünde beyanda bulunmuş ise de; sanıklar atılı suçlamayı kabul etmemiş, mağdureyi aldıktan sonra bir tavernaya gittiklerini, beraber tavernada eğlendiklerini, içki içtiklerini, daha sonra tavernadan sanıklardan ..."ı bırakarak İbrahim"le birlikte mağdurenin ayrıldıkları, mağdure ile sanık ..."in rızaya dayalı cinsel ilişkiye girdikleri ve sonrasında mağdurenin daha çok para istemesi üzerine vermediğini, sanık ... beyan etmiş, akabinde mağdurenin cep telefonunun şarjının bitmesi üzerine kendi cep telefonundaki sim kartını çıkartarak mağdureye verdiğini, mağdurenin kendi sim kartını sanık ..."in telefonuna taktığını ve dostu ile konuşması sırasında dostu ile sanık ..."in tartıştıkları yönündeki savunmaları dikkate alındığında mağdurenin tavernaya gittikleri yönünde hiçbir beyanının bulunmamasına rağmen sanıklar ile mağdurenin tavernada birlikte içki içtikleri ve dans ettiklerinin dinlenen tanık beyanları ile sabit olması, mağdurenin her iki sanık ile cinsel ilişkiye girdikleri yönünde beyanda bulunmasına rağmen, sanık ..."ın tavernada kalması ve mağdure ile cinsel ilişkiye girmediği yönündeki beyanları, mağdure cep telefonunun gasp edildiği yönünde beyanda bulunmasına rağmen sanık savunmasında belirtildiği üzere mağdurenin sim kartını sanığın cep telefonuna takılarak konuşulduğunun HTS raporları ile de sabit olması karşısında mağdurenin çelişkili suçlayıcı beyanlarına itibar edilmemiş, sanıkların tüm aşamalarda istikrar arzeden olayın oluşuna uygun düşen savunmalarına itibar etmek gerekmiş, bu hali ile sanık ..."in para karşılığı cinsel ilişkiye rızaya dayalı olarak girdiği, mağdurenin olaydan bir gün sonra telefonunun olmamasının, daha doğrusu alkolün etkisi ile bıraktığı veya suç isnat etmek amaçlı bıraktığı telefonunu delil olarak gösterip şikayette bulunmasına itibar edilmeyerek...” gerekçesi ile her iki sanığın da beraatine ilişkin verilen hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.10.2015 gün ve 2013/443 esas, 2015/43982 karar sayı ile ilamı ile; "Oluş ve dosya kapsamına göre, olay günü birlikte hareket eden sanıklardan ..."in sevk ve idaresindeki araçla bulvar üzerinde seyrettikleri sırada müştekiyi para karşılığı birlikte olmak amacıyla araçlarına aldıkları, meskun mahal dışında ormanlık alana götürüp, bıçak çekmek suretiyle zorla livata yoluyla cinsel saldırıda bulundukları, parasını, mücevher ve telefonunu gasp ettiklerinin anlaşılması karşısında; sanıkların üzerlerine atılı cinsel saldırı, yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetleri yerine, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi," gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği;
25.05.2016 günlü oturumda bozma ilamına uyulmasına karar verilip, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılması sağlanmak suretiyle yeniden yargılama faaliyeti yürüten ilk derece Mahkemesince, mağdurun iddiası ve bu iddiayı teyit eden deliller dikkate alınmadan, sanık ..."nin savunması ile uyum göstermeyen tanık beyanlarına değer verilip, bir ölçüde mağdur beyanlarının neden bölündüğü dahi açıklanmadan, sanıkların biri hakkında mahkumiyet, diğeri hakkında yerinde yeterli olmayan ve çelişkilere yer veren şekildeki gerekçe ile beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanı, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.