23. Hukuk Dairesi 2014/951 E. , 2014/4029 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2013/15-2013/161
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. N.. B.."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 05.04.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme tarihinden itibaren bina anahtarının teslimine kadar geçecek sürede doğacak tüm vergi ve benzeri harcamalardan davalının sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını, müvekkilinin arsaya ilişkin fatura düzenleyerek davalıya gönderdiğini, bu faturaya göre KDV bedelinin 193.680,00 TL olduğunu, anılan KDV bedeli ve işlemiş faizinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, anahtar teslimine kadar yapılacak tüm işler nedeniyle ödenecek vergi ve benzeri harcamaların davalı yükleniciye ait olduğu, davacının ödediği KDV’yi rücuen davalı yükleniciden talep edebileceği, davalının icra takibi öncesinde temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağın % 20’si olan 38.736,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcnın temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
TBK m. 471 vd. (BK m. 355 vd.) hükümlerinde düzenlenen eser sözleşmesinin kendine özgü bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olup; buna göre yüklenici, yapmayı taahhüt ettiği inşaatı tamamlayıp arsa sahibine teslim etmek, arsa sahibi ise, karşı edim olarak arsa veya arsa payını yükleniciye tapuda devretme borcu altına girerler.
Bunun yanında, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, yukarıdaki tanımdan da hareketle, götürü bedellidir (TBK m. 480; BK m. 365). Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yönünden götürü bedel; arsa sahibi açısından yükleniciye devredeceği arsa veya arsa payı, yüklenici açısından da inşaatı tamamlayıp teslim etme yükümleridir. Sözleşmenin götürü bedelli olması hususu her iki taraf içinde geçerlidir. İşin götürü bedelli olarak kararlaştırıldığı eser sözleşmelerinde, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, KDV de götürü bedelin içinde kabul edilir.
Yapılan bu kısa açıklamadan sonra somut uyuşmazlığa dönülecek olursa; gerek sözleşmenin hukuki niteliği, gerekse de tarafların bu konuyu sözleşmede açıkça kararlaştırmaları karşısında (sözleşme, m.6/f), inşa edilecek bağımsız bölümlerin tesliminden dolayı, yüklenicinin KDV ödemekle mükellef bulunduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki, davacı arsa sahibi de tacir olup ticari işletmesi kapsamında yer alan sözleşme konusu arsasını davalı yüklenici şirkete devretmesi nedeniyle, vergi mevzuatı gereği KDV ödemek durumundadır. Yanlar arasındaki çekişme de, bu KDV"nin kimin tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkindir.
Az yukarıdaki tanımlamalardan anlaşılacağı üzere, kural olarak, götürü bedelli sözleşmede, arsa sahibi de kendisine düşen arsa veya arsa payı devri borcunu ifa dolayısıyla oluşacak KDV"ni akidinden talep edemez.
Her ne kadar mahkemece ve sayın çoğunluk tarafından izah edilen hukuki durumun aksinin sözleşmenin 6/e maddesi ile kararlaştırıldığı benimsenmişse de, anılan hükümden böyle bir sonucun çıkartılması mümkün değildir. Zira sözleşmenin 6/e maddesinde yer alan, bu sözleşmeden dolayı anahtar teslimine kadar yapılacak her türlü masraf yanında KDV"nin de yükleniciye ait olacağı ifadesi, sözleşmenin başlangıcından ifa ile sona ermesine kadar tahakkuk edecek KDV"nin yükleniciye ait olacağını kabul iradesini taşıdığını kabul için yeterli ise de, arsa sahibinin asli edim yükümü kapsamında yer alan arsasını devri yüzünden ortaya çıkacak KDV"ni de yüklenicinin ödemeyi taahhüt ettiğini kabule yeterli değildir. Tarafların asli edim yükümlerini ifa ederken katlanacakları fer"iler, aksi açıkça kararlaştırılmadıkça, karşı taraftan talep olunamaz. Aksi durumun benimsenmesi ilke olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki niteliği ile bağdaşmaz. Nitekim, taraflar da bu ilkenin aksine bir anlaşmaya varmış değildir. O nedenle m. 6/e"deki hükmün, sözleşmenin ifası dolayısıyla ve sona erene kadar tahakuk edecek vergilerin yükleniciye ait olduğu şeklinde yorumlanması, buna karşılık, bir tarafa ait edimin ifasına dair masrafların da diğer tarafça yüklenildiğine dair yorumun bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerekirken kabulü yönünde karar veren mahkeme kararını onayan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.