
Esas No: 2018/1128
Karar No: 2018/8666
Karar Tarihi: 31.10.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1128 Esas 2018/8666 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı özetle; 1994 yılında ... ... Birliğe üzüm sattığını, 1996 yılında ... Ziraat odasına kayıtlı olduğunu, yine aynı tarihlerinden itibaren elde ettiği sütü satarak kazanç elde ettiğini, SGK tarafından geçmişe dönük olarak vergi borçlanması yaptırıldığını, müvekkilinin yaşlılık aylığı talebinde bulunmasından sonra emeklilik talebinin ret edildiğini, sigorta başlangıç tarihinin 1994 olarak kabul edilmediğini beyanla, kurum işleminin iptali ile müvekkilinin yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; davacının oda kaydının 2002 olarak kabul edildiğini ve emeklilik için prim gün sayısının yeterli olmaması sebebi ile talebinin ret edildiğini, yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının ilk kez 10.06.1987 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında tescilinin yapıldığı,01.11.1994 tarihinde tarımsal faaliyeti nedeniyle 2926 sayılı Yasa kapsamında tescilinin yapıldığı, 31.12.1994 tarihinde bu hizmetin sonlandırıldığı, 26.08.1995-31.10.1995 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, 01.11.1995-01.12.2003 tarihine kadar her hangi bir hizmet bildirimi bulunmadığı, 01.12.2003 tarihinde tekrar 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, davacının 23.10.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, tahsis talep tarihine kadar 506 ve 2926 sayılı Yasa kapsamında hizmetlerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının 08.10.2014 tarihinde kuruma başvurarak 01.11.1994 tarihi itibari ile durdurulan tarım Bağ-Kur sigortalılığının ihyası talebinde bulunduğu ve 4536 günlük hizmetini ihya ettiği, tahakkuk ettirilen ihya bedelini süresinde ödediği, ... ziraat odasına 10.05.1996 tarihinde kaydolduğu ve kaydının halen devam ettiği, 2002-2012 döneminde ... süt fabrikasına sattığı ürünlerden bağkur prim kesintisi yapıldığı, 20.10.1994 tarihinde ... birliğe sattığı kuru üzüm nedeniyle Bağ-Kur prim kesintisi yapıldığı ve bu kesintinin kurum hesabına aktarıldığı, dinlenen tanıkların davacının çiftçilikle uğraştığını doğruladıkları belirlenmiştir. Davacı 01.11.1994 tarihi itibari ile durdurulan toplam 4536 günlük hizmetinin ihya etmiş ve bedelini 23.10.2014 tarihinde kurum hesabına ödemiştir. Ancak davalı kurum 01.11.1994-23.12.2014 döneminde davacıyı borçlandırdığı ve bedellerini tahsil ettiği halde 1729 günlük süreyi hizmetten saymış, bakiye süreyi hizmetten saymamış ve ödenen paradan arta kalan 5.262,22 TL yi fazla ödeme olarak davacının hesap cetvelinde göstermiştir. Davacıya 01.01.1998-01.12.2003 döneminde 2926 sayılı Kanun kapsamında hizmet verilmemesinin, davacının tarımsal faaliyetinin olmamasına dayandırıldığı anlaşılmıştır. Davacının 01.04.2002-30.11.2003 döneminde tarımsal faaliyeti bulunduğu ve primin ihya suretiyle tahsil edildiği anlaşılmakla bu dönemde hizmet verilmesi gerektiği, davacının 10.05.1996 tarihinde ziraat odasına kayıtlı olduğu, 01.12.2003 tarihine kadar başka bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmetinin bulunmadığı, davacının 20.10.1994 tarihinde ... birliğe sattığı üründen %1 Bağ-Kur kesintisi yapıldığı, kesintinin 1994 Kasım ayı itibari ile kurum hesabına yatırıldığı, davacının tahsis talebinde bulunduğu, 23.10.2014 tarihi itibari ile ihtilafsız 3520 günlük hizmetinin bulunduğu, son 7 yıllık döneminin yarıdan fazlasının 506 sayılı Yasa kapsamında geçtiği, yaşlılık aylığı yönünden 506 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, 10.05.1996-01.12.2003 dönemine tekabül eden 2721 günlük sürenin 2926 sayılı Yasa kapsamında hizmetten sayılması halinde toplam prim gün sayısının 6241 güne tekabül ettiği, 50 yaş ve 5375 prim gün sayısı koşulunu taşıdığından tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı kabul edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda; mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ziraat Odasının davacının oda kaydına ilişkin olarak iki ayrı kayıt gönderdiğini, ilkinden kayıt tarihinin 1996, ikincisinde 2002 olarak bildirildiğini, bu yüzden yaşlılık aylığı bağlanması için yeterli priminin olmadığını, Kurum işleminde bir hata olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230 E., 2011/319 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için yöntemince araştırma yapılması gerekmekte olup, mahkemece yapılan araştırmada; ... Ziraat Odasına 10/05/1996 tarihinde kaydolduğu ve kaydının halen devam ettiği, 20/10/1994 tarihinde ... Birliğe sattığı üründen %1 Bağ-Kur kesintisi yapıldığı, kesintinin 1994 kasım ayı itibari ile kurum hesabına yatırıldığı, 2002-2012 döneminde ... süt fabrikasına süt teslimleri nedeniyle prim tevkifatlarının bulunduğu, 1994 kasım ayında yapılan tevkifat ile 2002 yılına kadar olan dönem bakımından davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz devam ettiğini gösteren 1996 yılında başlayan ziraat odası üyelik kaydı haricinde başka bir delil elde edilemediği anlaşıldığından davacının 01.01.1995 ile 01.05.2002 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılamayacağı bu dönemlere ilişkin primlerin sonradan yatırılmasının sigortalılık hakkı bahşetmeyeceği, 506 sayılı Yasanın geçici 81/B-g bendinde öngörülen 25 yıl, 50 yaş ve 5375 prim gün sayısı koşullarına tabi bulunan davacının yeterli prim gün sayısı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, aslen kendisi hakkında İlk Derece Mahkemesinin yerinde bir karar verdiğini, aslen bu kararın onanması ve gerektiğini beyanla redde dair verilen son kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
2008 yılında, 2926 sayılı Yasa kapsamında tescili yapıldığı anlaşılan davacının, 20.10.1994 tarihli ... Birliğe sattığı üründen yapılan, %1 Bağ-Kur kesintisine istinaden davalı kurumca 01.11.1994 tarihi itibari ile sigortalılığının kabul edildiği, 25.03.2011 tarihli belgede, Ziraat Odası kaydının 24.05.2002 değil, 10.05.1996 tarihinden itibaren devam ettiğinin belirtildiği, 14.10.2014 tarihinde davacı tarafından yapılan 5510 Sayılı Yasanın geçici 17. maddesi hükümlerine göre yapılan ihya işleminde ise, davalı kurumca 506 sayılı Yasa kapsamında geçen çalışmalar dikkate alınmaksızın,01.11.1994-25.08.1995, 01.11.1995-30.06.2004, 08.09.200408.06.2007 16.12.2007-29.04.2008 tarihleri arasındaki dönem bakımından doğan prim borcu tahakkuku üzerine, 23.10.2014 tarihinde yapılan ödemeyi takiben, tahsis isteminde bulunduğu, Ne var ki, davalı Kurumca, yapılan incelemede, 30.04.2002 tarihinde ve 20.02.2003-15.11.2003 tarihleri arasında yapılan tevkifatlarda, kimlik bilgilerinin yetersiz olması nedeniyle geçerli sayılmaması ve tevkifat yapılmayan yılların dışlanması ve 506 sayılı Yasa kapsamında geçen sürelerin de dikkate alınması ile 01.01.1995-25.08.1995, 01.11.1995-30.11.2003 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın kabul edilmediği, anlaşılmaktadır.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin ...Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
a-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
b-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
c-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
d-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, " Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanunu"nun " Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere " Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
e-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edevatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
f-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu"nun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şahadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK"nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Eldeki davada ise, davacının açtığı bu dava ile aslen, 10.05.1996 tarihinden itibaren başlayan Ziraat Odası kaydı nedeniyle, bu tarih dikkate alınarak, 1996-2003 yılları arasında sigortalılığın tespitini ve bu kapsamda 2014 yılında geçici 17. Madde kapsamında yapılan ihyanın geçerli sayılması ile yapılan ödemeye itibar edilerek, 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi ile birlikte tahsise hak kazandığının tespitini, istediği anlaşılmakta olup, davacının talebi ve kurumun işlemleri dikkate alınarak, öncelikle 1996-2003 yılları arasında, davacının 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin tespiti bakımından, tarımsal faaliyetinin araştırılması ile 5510 sayılı Yasanın geçici 17. Maddesi kapsamında yapılan ihya ile sonradan yapılan ödemelerin sigortalılık hakkı kazandırmayacağı hususu dikkate alınmak suretiyle sigortalılık ve tahsis istemleri bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 31.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.