14. Hukuk Dairesi 2016/4753 E. , 2016/9230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.06.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müştereken malik oldukları 208 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın öncelikle aynen taksim, mümkün olmadığı taktirde satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın hissedarlar arasında fiilen taksim edilmiş olup herkesin kendi yerini kullandığını belirterek ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, ortaklığın satış sureti ile giderilmesine dair verilen hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23.09.2014 tarihli 2014/8925 Esas, 10291 Karar sayılı ilamı ile mahkemece, dava konusu taşınmazın yola cephesinin olmaması ve davacının yola terke rızasının bulunmaması nedeniyle taşınmazın aynen taksiminin mümkün olmayacağı gerekçesiyle ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş ise de ilave imar planının kesinleşmesi ile imar yolunun paftaya işlendiği ve bu durumda dava konusu taşınmazdan yola terk yapılmasına gerek kalmayacağı anlaşıldığından taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmadığı hususunun yeniden araştırılarak ve bilirkişilerden bu konuda yeniden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu 105 ada 17 parsel (eski 208 parsel) sayılı taşınmaza ilişkin aynen taksimin mümkün olup olmadığı hususunda hazırlatılan ifraz krokisine göre aynen taksimin mümkün olmadığı yönünde Belediye Encümeni kararı alındığı gerekçesiyle ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; mahkemece mahallinde yapılan ilk keşif sonucu alınan 10.12.2012 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı paydaş ..."a ait iki katlı ev ile muhtelif sayıda kavak ağacı ve davalı paydaş ..."a ait muhtelif sayıda kavak ağacının bulunduğu tespit edilmiş; dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatların değerleri ayrı ayrı belirlenip toplanarak taşınmazın tüm değeri hesaplanmıştır. Tarafların da bu muhdesatların adı geçen paydaşlara ait olduğu hususunda itirazlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, taşınmazın toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenerek söz konusu taşınmazın satışı sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranların esas alınması ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması gerekirken bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.