20. Hukuk Dairesi 2016/11766 E. , 2017/10742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşma sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ..., ... ve arkadaşları vekili, davalı ... Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, davacı ..."ın duruşma istemi değer ve giderden reddedildikten sonra süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR
Kadastro sırasında, ...köyü, 101 ada 1 parsel sayılı 9192325,65 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, davacı, 09/07/2007 tarihinde,...mevkii, Temmuz 1324 tarih 108 (gittisi 18.01.1939 tarih 122) ve ... mevkii Temmuz 1324 tarih 107 numaralı tapu kayıtlarına dayanarak murislerinden kalan iki parça taşınmazın orman olmadığı halde orman sınırları içerisinde gösterildiği iddiasıyla ve adına tescili istemiyle dava açmış, mahkemece davanın reddine, 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/12/2010 tarih, 2010/14261 E-15853 K sayılı kararı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Kararda özetle; “101 ada 1 sayılı orman parseli içinde bulunan çekişmeli yerlerin eski tarihli hava fotoğrafında orman olarak göründüğü ve halen de eylemli orman niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının dayandığı tapu kaydının bu yere uyduğu düşünülse dahi 4785 sayılı Kanun karşısında yasal değerini yitirdiği, devlet ormanlarının da T.C. Anayasasının 169/1-2, Kadastro Kanunu 16/D, 18/2. maddeleri, Orman Kanunu ve Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre tabi servet niteliğinde olup devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı, tapu ya da kazandırıcı zaman aşımı yoluyla iktisap edilemeyeceği dikkate alındığında 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen kararın doğru olduğu, ancak keşifte, davaya konu bir kısım taşınmazların 133 ada 9, 17, 18, 19, 20, 21 sayılı parsellerde kaldığının belirlendiği, bu parsellerin tespit maliklerinin sonradan davaya dahil edilerek adlarına duruşma günü tebliğ edildiği, davaya dahil edilme tarihinde 3402 sayılı Kanunun 11. maddesindeki ilan süresinin geçirildiği ve tutanakların kesinleştiği, kadastro tespit tutanaklarının kesinleşmesinden sonra açılacak davalara bakma görevinin kadastro mahkemesinin görevi olmadığı gözetilmeksizin, mahkemece bu parseller hakkında da davanın reddine karar verilmiş olduğu, bu durumda kararın kesinleşmesi halinde tarafları yönünden kesin hükmün söz konusu olacağı, oysa, anılan parsellere yönelik davanın esastan değil; görevden reddedilmesi halinde davacının, kararın kesinleşmesinden itibaren 10 günlük süre içinde görevli mahkemeye başvurarak davasını sürdürebileceği, bu nedenle 133 ada 9, 17, 18, 19, 20 ve 21 sayılı parseller hakkındaki davanın görev yönünden reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı" açıklanarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, bu kez süresi içinde davacı tarafından karar düzeltme istendiğinden, önceki onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/07/2011 gün ve 8781 E- 8741 K sayılı bozma kararı özetle; "Mahkemece taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazların 20- 30 yıl önce ekilip biçilen tarla iken terk edilmesi nedeniyle orman bastığını, öncesinde karasabanla sürüldüğünü, o dönemde bir miktar korunmuş orman ağaçlarının olduğunu bildirmişlerdir.Tarım uzmanı bilirkişi bu yerler üzerinde seyrek vaziyette bulunan çam, meşe, gürgen ve ahlat ağaçlarının 5 ila 25 yaşlı olduklarını açıklamıştır. Orman bilirkişi tarafından yapılan uygulamaya göre taşınmazlar memleket haritasında açık alanda kalmaktadırlar. Bilirkişi 1951 tarihli hava fotoğrafı görüntülerinde orman mevcut olduğunu açıklamışsa da; bu belge üzerinde uygulama yapılıp dosyaya eklenmemiştir. Davacının dayandığı Temmuz 324 tarih, 107 numaralı, tarla nitelikli, 2757 m2 yüzölçümündeki Doğusu: ..., Batısı: ..., Kuzeyi:..., Güneyi: ...hudutlu kayıt ile Temmuz 324 tarih, 108 numaralı, 1838 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli, Doğusu: ... tarlası, Batısı: ..., Kuzeyi: ... bey oğlu tarlası, Güneyi: ... hudutlu tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren sıra izler biçimde getirtilerek, kadastro sırasında herhangi başka bir parsele uygulanıp uygulanmadığı araştırılmamıştır. Tapular 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince yöntemine uygun bir biçimde uygulanarak, uyduğunun belirlenmesi halinde 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinin ilgili fıkralarında yazılı istisna bentlerinin kapsamında kalıp kalmadığı da tartışılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte gösterecekleri, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, dayanak tapunun çekişmeli yere uyup uymadığı tartışmaya yer bırakmayacak şekilde belirlenip;
1- 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinde sayılan istisnalar kapsamına girip girmediği,
2- Kayıtların miktarı ile geçerli kayıt olup olmadığı,
3- Miktar fazlası varsa ormandan açma yapılarak kazanılıp kazanılmadığı yönü üzerinde de durulmalıdır." şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra;
1-Asıl davada davacının davasının kısmen kabulüne,
2-Birleşen davada davacıların davasının kısmen feragat nedeniyle; kısmen esastan reddine,
3-101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile,
Teknik bilirkişinin 03/06/2014 havale tarihli rapor krokisinde (K) ile gösterdiği 2757,00 m2 yüzölçümlü kısmın tarla vasfıyla davacı ... adına tespit ve tapuya tesciline;Kalan kısmın orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ..., ... ve arkadaşları, davalı ... Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. madde hükmüne göre yapılmıştır.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 19/12/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.