3. Hukuk Dairesi 2015/18225 E. , 2017/4257 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tarafların ortak murisin hesabına taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle 756.497,00 TL yatırıldığını, bu paranın davalıya borç olarak verildiğini, davalı tarafından bir kısmına ev alındığını, diğer kısmını banka hesabına aktardığını, davalının parayı murise iade etmediğini, murisin vefatında hesabında para bulunmadığını, miras payı oranında iade etmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 96.405,00 TL miras alacağının 20/6/2013 tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıya borcu olmadığını, muris annelerine kendisinin baktığını, davacının bakım masraflarına katılmadığını, murisin kendisine yaptığı iyiliklere karşılık vermek istediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hukuk Muhakemeleri Kanununun "hukuki dinlenilme başlıklı 27.maddesi, T.C. Anayasasının hak arama hürriyetini düzenleyen 36.maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6.maddesi nazara alındığında; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır.
Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir.
Dosyanın incelenmesinde; hüküm verilen 17/09/2015 tarihli 4. celse için davalı vekili tarafından aynı tarihte, davacı vekili tarafından 16/09/2015 tarihinde mazeret dilekçesi sunulduğu, dilekçelerde yeni duruşma gününün öğrenilmesine karar verilmesini talep ettikleri, mahkemece aynı celsede verilen ara karar ile mazeretlerin kabul edildiği, sonrasında ise araştırılması gereken başka bir husus kalmadığı belirtilip duruşmaya son verilerek davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
O halde mahkemece; davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmekle yeni duruşma günü belirlenmesi ve taraflara bildirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, mazeretin kabulüne karar verildikten sonra yeni duruşma günü verilmeden doğrudan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 240 ve devamı maddelerinde tanıkların dinlenilme usulü belirlenmiştir.
Aynı Kanun"un, “tanığın davet edilmesi” başlıklı 243. maddesinde, tanığın davetiye ile çağrılacağı, “çağrıya uyma zorunluluğu” başlıklı 245. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde, usulüne uygun olduğu halde çağrıya uymayan tanığın zorla getirileceği hüküm altına alınmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 253 ve 258. maddelerinde aynı düzenleme yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinde, davacı tanıklarının 17/09/2015 tarihli celsede beyanlarının alınması için usulüne uygun davetiye ile duruşmaya davet edildikleri, duruşmaya mazeret bildirmeksizin gelmedikleri, mahkemece HMK."nın 245. maddesinde yer alan çağrıya uymayan tanıkların zorla getirilmesine ilişkin hükmün uygulanmadan nihai karar verildiği anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, usulüne uygun davetiyeye rağmen gelmeyen tanıklar hakkında tanıklar hakkında zorla getirme kararı verilmesi gerekirken, usul kuralları tüketilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
3- Bozma nedenine göre, şimdilik davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.