Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6878
Karar No: 2017/10736

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6878 Esas 2017/10736 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6878 E.  ,  2017/10736 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili Av...., feri müdahil ... ve Ark. vekili Av. ..., asli müdahale talep eden ... vekili Av.... tarafından istenilmekle, tayin olunan 26/09/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı vekili Av.... ve Av...., ... vekili Av...., davalı Orman Yönetimi vekili Av..., davalı Hazine vekili Av...., ... vekili Av..., ... vekili Av.... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
    KARAR
    1989 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında ... köyü 101 ada 14, 15, 16, 23, 24, 32, 33, 34, 35, 38 ve 41 (37 parselin ifrazından oluşmuştur) tarla, zeytinlik ve hali arazi niteliğiyle; 39 sayılı parsel orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. 101 ada 39 parsel hakkında gerçek kişilerin tapu kaydına dayanarak asliye hukuk mahkemesinin 1967/669 ve 670 sayılı dosyalarında açtıkları orman kadastrosuna itiraz davası, 6831 sayılı Kanunun 3373 sayılı Kanun ile değişik 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesine aktarılarak 1989/71 sayısına kaydedilmiş, bozma kararlarından sonra kadastro mahkemesinin 2001/6 sayısını almıştır. Diğer taraftan orman kadastrosuna itiraz davasının konusu olan 101 ada 15, 39 ve 41 sayılı parsellerin 1989 yılında yapılan kadastro tespitleri davalı olmasına rağmen, yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak kesinleştirildikten sonra, 27.09.1989 tarihli ise başlama tutanağı ile 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamalarını yapmak üzere göreve başlayan 39 Nolu Orman Kadastro Komisyonu 101 ada 39 sayılı parselin çap sınırı içinde (VIII), (IX), (X), (XI), (XXII) poligon numarası verdiği yerleri nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartarak ilan edip kesinleştirmiştir. Orman rejimi dışına çıkartılan yerlerle ilgili olarak 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre 1995 yılında yapılan ek kadastroda, 101 ada 39 sayılı parselden 2/B madde uygulamaları ile orman rejimi dışına çıkarılan (XIII) nolu poligona 101 ada 44, (IX) nolu poligona 101 ada 45, 51, (X) nolu poligona 101 ada 46, 52, 53, (XI) nolu poligona 101 ada 47, 54, 55, (XXII) nolu poligona 101 ada 49, 56, 57, 58 parsel numaraları verilerek Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. (Bu parseller tescil edilirken 2/B madde parsellerinin yüzölçümü 101 ada 39 nolu orman parselinin yüzölçümünden düşülmüştür.) Davacı, 27.11.2006 tarihli dilekçesiyle, dava konusu parsellerin T.Sani 1298 tarih 17 nolu sicilden gelen Eylül 1956 tarih 73 nolu tapu kaydı kapsamında, orman sayılmayan yer olduğunu ve tapu maliklerinin bayiinden satın aldığını iddia ederek dava konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış, mahkemece keşif ve uygulama yapılıp bilirkişilerden rapor alındıktan sonra 3402 sayılı Kanunun 12/3. ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde yazılı hak düşürücü sürelerin geçirilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/10/2010 gün ve 13069 E-12980 K. sayılı bozma kararı özetle : "Davacı vekili, 27.11.2006 günlü dava dilekçesi ile T. Sani 1298 tarih 17 sıra numaralı sicilden gelen Eylül 1956 tarih 73 nolu tapu kaydı kapsamında kalan ve tarla, hali arazi ve bir kısmı da 2/B madde alanı niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan ... Köyü 101 ada 14, 15, 16, 23, 24, 32, 33, 34, 35, 38, 39, 41, 44, 45, 45, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57 ve 58 sayılı parselleri,... ile ..."nun tapu maliklerinden satın alıp daha sonra da kendisine sattıklarını belirterek, satın aldığı kişilere husumet yönelterek 05.07.2002 tarihinde açtığı davanın, mahkemece hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle reddedildiğini; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2006/6018-9530 sayılı kararı ile “iptali istenen tapu kayıtlarının davalı kişiler adına kayıtlı olmadığı, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hak düşürücü süre yönünden reddedilmesinin usulsüz olduğu, ancak sonuçta dava reddedilmiş olduğundan sonucu itibariyle doğru olan kararın düzeltilerek onanmasına" karar verildiğini, bu parsellere ilişkin daha önce açılmış dava olması nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğini, hak düşürücü sürenin kadastro mahkemesinin 10.10.2001 gün 2001/6-48 sayılı kararının 15.02.2002 tarihinde kesinleşmesinden sonra başlayacağını bildirerek dava konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3. ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesindeki hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu taşınmazların da içinde bulunduğu bitişik taşınmazların 1966 yılında yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içine alınması işleminin iptali için davacılar ... ve arkadaşları T. Sani 1298 tarih 17 nolu sicilden T.Sani 1927 tarih 57 ve daha sonra da Eylül 1956 tarih 73 numaraya gelen tapu kayıtlarına dayanarak 23.10.1967 tarihinde asliye hukuk mahkemesinin 1967/669 ve 1967/670 sayılı dosyalarında orman kadastrosuna itiraz davası açmışlar, tapu kayıt kapsamındaki davaya konu olan taşınmazların orman olmadığını iddia etmişler, taşınmazları davacılardan satın alan ... ve ... aynı iddia ile davaya katılmışlardır. 1989 yılında yapılan genel arazi kadastrosu çalışmasında, 1967 yılında açılan, orman kadastrosuna itiraz davasına konu olan 105 ada 297 ve 101 ada 15, 37 (41) ve 39 sayılı parseller ile bitişiğindeki diğer parsellere kadastro tespit tutanakları düzenlenmesi nedeniyle, 1967 yılında asliye hukuk mahkemesinde açılan 1967/669 ve 670 sayılı orman kadastrosuna itiraz davaları kadastro mahkemesine aktarılmış ve bu davaya konu olan bir kısım parsellere ait tespit tutanakları dava dosyası ile birleştirilerek orman kadastrosuna itiraz davası ile birlikte genel arazi kadastrosuna itiraz niteliğini de kazanan davanın yargılaması yapılarak Dairece bir kaç kez bozulmasından sonra Kadastro Mahkemesinin 10.10.2001 gün ve 2001/6-48 sayılı kararı ile sonuçlandırılmış, Yargıtay denetiminden geçerek 15.02.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Sözü edilen davada Dairenin bozma kararlarından sonra 23.12.1996 ve 24.04.2001 günlü yapılan keşiflerde 101 ada 15, 39, 41 ve 105 ada 297 sayılı parseller üzerinde inceleme ve araştırma sonucu, o davanın davacıları olan ... ve ... vekilinin, 101 adada bulunan dava konusu parsellerin, temyize konu davanın davacısı ..."a satıldığını, bu nedenle 101 adada bulunan parseller hakkında davalarının bulunmadığını bildirmesi üzerine, 101 adada bulunan parsellerin 2001/6 sayılı davanın davacıları tarafından dava edilmediği belirtilerek hüküm kurmuştur. Halbuki; Dairenin 29.06.2006 gün ve 6018-9530 sayılı kararında açıklandığı gibi, 23.12.1996 ve 24.04.2001 tarihinde yapılan keşiflerde o davanın davacıları vekili 101 adada bulunan parseller hakkında baştan beri değil, daha sonra 29.09.1995 tarihli senetle davacı ...’a sattıkları gerekçesiyle 101 adadaki parsellerle ilgili kendi adlarına tescil edilmesi konusunda davalarının bulunmadığını açıklamıştır. Davacının delil olarak dayandığı kadastro mahkemesinin 10.10.2001 gün 2001/6-48 sayılı dosyası daha önce Dairede tapu uygulaması, orman araştırması ve kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi yönlerinden dört kez bozulmuştur. Dairenin sözü edilen 18.04.1995 gün ve 1995/1411-4761 sayılı ve 17.10.2000 gün 2000/7429-7975 sayılı bozma kararlarında: "orman tahdidine itiraz davası devam ederken arazi kadastrosunun yapıldığı, bu nedenle orman kadastrosuna itiraz davasına konu olan taşınmazlar hakkında düzenlenen tespit tutanaklarına karşı davanın taraflarınca yapılmış özel bir itiraza gerek olmadan kadastro tespit tutanaklarının itirazlı ve malik hanelerinin boş sayılacağı, tespit tutanakları kesinleştirilerek oluşturulan tapu kayıtlarının hukuken hiçbir değer taşımayacağı, mahkemece 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gözönünde bulundurularak 101 ada 39 sayılı parsel de içinde olmak üzere davaya konu parsellerin maliklerinin resen belirlenmesi ve gerçek hak sahipleri adlarına tescil edilmesi" gereğine işaret edildiği ve 101 adada bulunan dava konusu parsellerin bir kısımının da o davanın konusu olduğu ve o davanın davacıları 101 adada bulunan dava konusu parselleri temyize konu davanın davacılarının "..."a satmaları nedeniyle bu taşınmazlar hakkında davalarının bulunmadığını" bildirdikleri halde, mahkemece 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gözönünde bulundurularak gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği nazara alınmadan "101 adadaki parsellerin dava konusu olmadığı" gerekçesiyle verdiği 10.10.2001 gün ve 2001/6-48 sayılı karar 15.02.2002 tarihinde kesinleştiğine göre, somut olayda o davanın konusu olan parseller hakkında 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürelerin bu kararın kesinleşerek tapuya tescil edildiği tarihten itibaren başlayacağının kabulü gerekir. (Yargıtay H.G.K."nun 15.03.1990 gün 1990/16-34-72 ve 24.02.1988 gün 1987/7-564-110 sayılı ve 20.10.1993 gün 1993/8-558-545 sayılı ve 29.02.1984 gün 1981/8-717-157 sayılı ve yine 1. H.D."nin 05.11.1984 gün ve 11369 sayılı kararları) Kadastro mahkemesinin 2001/6 sayılı dava dosyasında Hazine ve Orman Yönetimi taraftır. Temyize konu davanın davacısı da, dava ettiği parselleri o davanın davacılarından satın almıştır. Bu nedenle; kadastro mahkemesinin 2001/6-48 sayılı dosyasında dayanılan tapu kayıtlarının uygulanması ve dava konusu parsellerin orman sayılan ve sayılmayan bölümlerine ilişkin bilirkişi raporları ile 101 ada 39 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığını belirleyen Jeomorfolog bilirkişi ... ve Harita Mühendisi ... ve arkadaşları tarafından düzenlenen 27.09.2001 günlü rapor ve kroki, halefiyet yoluyla davacı bakımından ve o davada taraf olmaları nedeniyle davalı Hazine ve Orman Yönetimi bakımından kesin hüküm olmasa da güçlü delil oluşturur. 101 ada 15-39-41 sayılı parseller ile 39 sayılı parselden 2/B madde alanı olarak ifraz edilen parseller 1967 yılında açılan ve daha sonra kadastro mahkemesine aktarılan orman kadastrosuna itiraz davasının ve bu davanın devamı sırasında yapılan arazi kadastrosunun konusudur. Dava konusu olan parsel hakkındaki arazi ve orman kadastro davası devam ederken, tespit tutanağının kesinleştirilmesi hukuki sonuç doğurmaz.101 ada 39 sayılı parselin tespit tutanağı düzenlendikten sonra ve kadastro mahkemesinde davası devam ederken, orman kadastrosunun kesinleşmiş olduğu düşüncesiyle 1989 yılında bu parselin 2/B madde uygulamasına tabi tutularak VIII, IX, X, XI, XII, XIII poligon numaraları ile orman rejimi dışına çıkartılıp kesinleştirilmesi de hukuki sonuç doğurmaz.101 ada 39 nolu parselin 2/B madde alanı olarak orman rejimi dışına çıkarılan bölümleriyle ilgili 1995 yılında ek kadastro yapılmış (VIII) nolu 2/B madde poligonunun bulunduğu yere 44, (IX) nolu 2/B madde poligonunun bulunduğu yere 101 ada 45-51, (X) nolu 2/B madde poligonun bulunduğu yere 101 ada 46, 52, 53, (XXII) nolu 2/B madde poligonun bulunduğu yere 101 ada 49, 56, 57 59, (XII) nolu 2/B madde poligonun bulunduğu yere 48 parsel numaraları verilerek tespit tutanakları düzenlenmiş ve yine bu parsellerin kadastro mahkemesinin 2001/6 (bozma kararından önce sırasıyla 1989/71-1997/52, 1998/71, 2000/4, 2000/63) sayılı dosyası ile dava konusu olduğu düşünülmeden, tespit tutanakları kesinleştirilmiştir. Kadastro mahkemesinin 2001/6-48 sayılı dosyasında hükme dayanak yapılan ve güçlü delil olması nedeniyle tarafları bağlayan uzman orman bilirkişi kurulu ..., ..., ... ve Teknik Bilirkişi ...’ın 25.04.2001 günlü raporları ve ekli haritalarında ve yine temyize konu dosyada yapılan keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi kurulu ile harita mühendislerinin düzenledikleri 02.05.2010 günlü raporda; Dava konusu 101 ada 14 sayılı parselin baştan beri orman kadastrosu sınırları ve dayanılan tapu kaydı kapsamı dışında olduğu, 101 ada 16, 23, 24, 33, 34 ve 35 sayılı parsellerin dayanılan tapu kaydı kapsamı içinde ise de; baştan beri orman sınırı dışında kalması ve orman kadastrosuna itiraz davasının konusu olmaması nedeniyle bu parsellerin tespit tutanaklarının ilan tarihinden sonra kesinleştiği anlaşıldığından, bu parseller hakkındaki davanın hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi doğrudur. Yine 101 ada 32 sayılı parsel orman sınırı içinde ve orman kadastrosuna itiraz davasının konusu ise de; bilirkişi raporuna göre orman sayılan yer olduğu gibi halen de eylemli ormandır. 101 ada 38 sayılı parsel orman sınırı içindedir. Ancak, dosyadaki raporlara göre dayanılan tapu kaydı kapsamının dışındadır. Bu nedenlerle; 101 ada 14, 16, 23, 24, 32, 33, 34, 35 ve 38 parseller hakkındaki temyiz itirazlarının reddi ile bu parsellerle ilgili hükmün de onanması gerekmiştir. Dava konusu 101 ada 44 sayılı parsel, orman sınırının ve 101 ada 39 sayılı parselin içinde iken (VIII) nolu 2/B madde poligonu ile orman sınırı dışına çıkartılmıştır. Bilirkişi raporlarına göre dayanılan tapu kapsamının dışında kaldığından, bu parsel yönünden orman kadastrosu kesinleşmiştir. Mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddedilmesi isabetli olduğundan 101 ada 44 sayılı parsel hakkındaki hükmün de onanması gerekmiştir. Dava konusu 101 ada 39 sayılı parsel çap sınırı içinde bulunan 101 ada (45-51) nolu parseller (IX) nolu, 101 ada (47, 54, 55) sayılı parseller (XI) nolu, 101 ada 48 nolu parsel (XII) nolu 101 ada 49, 56, 57 ve 58 sayılı parseller (XXII) nolu, 2/B madde poligonu ile orman rejimi dışına çıkartılmışlardır. Bu parsellerin tümünün orman sınırı içinde olduğu ve orman kadastrosuna itiraz davasının da konusu olduğu, yine bilirkişi raporuna göre dayanılan tapu kayıtlarının da içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki; gerek kadastro mahkemesinin 2001/6 sayılı dosyasında ve taraflar yönünden güçlü delil oluşturan raporlarda, gerekse temyize konu davada alınan uzman bilirkişi raporlarında bu parsellerin öncesinin orman olduğu, tapu kaydına 4785 sayılı Kanun karşısında değer verilemeyeceğinden mahkemece bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü süre yönünden reddedilmiş olması isabetsiz ise de; bu yanılgının giderilmesi, yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden 101 ada (45, 51) – (47, 54, 55) – ( 48) - (49, 56, 57, 58) sayılı parsellerle ilgili verilen hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek bu parseller hakkında verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan bu parsellerle ilgili hükmün de onanması gerekmiştir.Dava konusu 101 ada 15 ile 37 sayılı parsellerden ifraz edilen 41, 39 nolu ve yine 39 nolu parselden (X) nolu 2/B madde poligonu ile orman rejimi dışına çıkartılan 101 ada 46, 52, 53 nolu parsellerin orman kadastrosuna itiraz davasının ve kadastro mahkemesinin 2001/ 6 sayılı dosyasının konusu olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro mahkemesinin 10.10.2001 gün 2001/6-48 sayılı kararı 15.02.2002 tarihinde kesinleştiğine, dava 2006 yılında açıldığına göre bu parseller yönünden hak düşürücü süre geçmemiştir. Bu konu Dairenin 2006/6018-9530 sayılı kararında da açıklanmıştır. H.G.K."nun 2009/8-405-477 sayılı kararı gereği tespit tarihi ile tespitin kesinleşme tarihi arasında yapılan zilyetliğin devri sözleşmesi geçerli olduğundan, halefiyet yoluyla bu parseller hakkındaki davanın toplanan delillere göre karara bağlanması gerekir. Yukarıda izah edildiği gibi taraflar yönünden güçlü delil oluşturan kadastro mahkemesinin 2001/6-48 sayılı kararına dayanak yapılan uzman orman ve fen bilirkişilerin müştereken düzenledikleri 25.04.2000 tarihli raporlarında ve ekli haritada ve yine bu raporlarını açıklamak üzere verdikleri 25.04.2001 günlü rapor ve eki haritada 101 ada 39 nolu parsel içindeki 101 ada 46, 52, 53 sayılı parseller ile 37 sayılı parselden ifraz edilen 101 ada 41 sayılı ve 101 ada 15 sayılı parselin tamamı ile 101 ada 39 sayılı parselin aynı raporlarda sarı renge boyanan bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmişler ve yüzölçümünü hesaplamışlardır. Temyize konu davada uzman orman ve fen bilirkişiden alınan 02.05.2010 günlü rapor da önceki raporları doğrulamaktadır. 101 ada 15, 41, 46, 52, 53 sayılı parseller ile 101 ada 39 sayılı parselin 25.04.2001 günlü raporunda sarı renge boyalı güney bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacının dayandığı T.Sani 1298 tarih 17 nolu sicilden T.Sani 1927 tarih 56 nolu ve son olarak Eylül 1956 tarih 73 noya intikali yaptırılarak tescil edilen tapu kaydı kapsamında kaldığı ve davacıya satıldığı, yine 101 ada 39 sayılı parselin aynı raporlarda yeşile boyalı kuzey bölümünün [Bu bölüm içinde 101 ada (45, 51) – (47, 54, 55) – (48) – (49, 56, 57, 58) sayılı 2/B parselleri de vardır] ise tapu kaydı kapsamında kalmakla birlikte öncesinin orman sayılan yer olduğu belirlenmiş olduğundan 4785 sayılı Kanun karşısında tapuya değer verilemez.Yine 2001/6-48 sayılı dosyada Dairenin 17.10.2000 tarihli bozma kararına uygun olarak 101 ada 39 sayılı parsel ile 105 ada 297 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümleri Kıyı Yasası hükümlerine göre kurulan jeomorfolog, jeoloji, şehir planlama mühendislerinden oluşan 7 kişilik bilirkişi heyetine incelettirilip rapor alınmıştır. Jeomorfolog ... ve arkadaşlarının düzenlediği 27.09.2001 tarihli üç sayfalık rapor, altı sayfalık koordinat çizelgesinde 101 ada 39 ve 105 ada 297 sayılı parsellerin kıyı kenar çizgisi içinde kalan ve kalmayan bölümleri belirlenmiş ve 1/5000 ölçekli hali hazır harita üzerinde gösterilmiştir. Ancak; bilirkişiler 105 ada 297 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün yüzölçümünü hesapladıkları halde, 101 ada 39 sayılı parselin orman sayılmayan yer olarak sarı renge boyadıkları bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının yüzölçümünü hesaplamamışlardır. 105 ada 297 sayılı parselin kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü 2001/6-48 sayılı dosyada karara bağlanmış ve kesinleşmiştir.O halde; dava dosyası ve eki olan kadastro mahkemesinin 2001/6 sayılı dava dosyası 02.05.2010 günlü raporu düzenleyen Harita Mühendisleri ... ile ...’a verilerek 2001/6 sayılı dosyada kıyı kenar çizgisini belirleyen heyetin 27.09.2001 raporları ile bu raporun eki olan harita ve koordinat özet çizelgesi gözönünde bulundurulup, buna göre 101 ada 39 sayılı parselin 25.04.2001 tarihli rapor ve eki haritada sarı renge boyalı bölümünde 1 ila 53 koordinat noktaları arasında kalan yerde kaç m2 bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde, kaç m2 kısmının kıyı kenar çizgisi dışında olduğu konusunda ek rapor alınmalı, bundan sonra tapu kaydı kapsamında kalıp, orman sayılmayan 101 ada 15, 41, 46, 52, 53 nolu parsellerin tamamının ve yine 101 ada 39 (bu bölüm sonradan ifraz edilip başka parsel numarası almışsa o parsellerin) sayılı parselin 23.04.2001 tarihli fen ve orman bilirkişi raporlarında sarı renge boyalı olan ve kıyı kenar çizgisi dışında kalan bölümün tamamı hakkında davanın kabulü ile tapu kayıtlarının iptaline davacı adına tesciline, 101 ada 39 sayılı parselin sarı boyalı bölümü içinde olup, kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün ifrazen kıyıya terkine ve kadastro harici bırakılmasına, geriye kalan ve orman olduğu belirlenen yeşile boyalı bölümü hakkındaki davanın reddi ile bu bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." şeklindedir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, asıl dava dosyası yönünden davacının davasının kısmen kabulüne;1-101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin; bilirkişiler ... ve ... tarafından tanzim edilen 30.09.2011 tarihli raporda "A" ile gösterilen (mavi taralı) 24.620,80 m2 kısmının tapu kaydının iptali ile kıyı kenar çizgisi olarak terkinine;
    2-101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin; 30.09.2011 tarihli raporda "B" ile gösterilen (... taralı) 337.089,41 m2 kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline;3-101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin; 30.09.2011 tarihli raporda "C" ile gösterilen (...tararalı) 753.913,89 m2 kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline;4-Davacının 101 ada 15, 41, 46, 52, 53 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davasının kabulü ile davalı Hazine adına kayıtlı bulunan tapu kayıtlarının iptaline davacı adına tesciline;5-Tüm asli ve fer"i müdahale talepleri hakkında öncesinde karar verildiğinden tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, müdahil ..., ... (... mirasçısı), ..., ... mirasçıları, ..., ..., ..., Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapu kaydına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1966 yılında yapılan ve itirazlı olmayan taşınmazlar yönünden kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1989 yılında yapılan 2/B madde uygulaması vardır.1-Müdahillerden Zühra mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..."nun temyiz itirazları bakımından; mahkemece aleyhlerinde verilen önceki kararı temyiz etmedikleri, Dairenin 25/10/2010 gün 13069 E-12980 K. sayılı son bozma kararına konu 16/06/2010 gün ve 2006/492 E-2010/407 K. sayılı kararının da, yalnızca davacı vekilince temyiz edildiği, böylece müdahiller aleyhine usulü kazanılmış hak oluştuğu gözönünde bulundurularak, mahkemece haklarında, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre temyiz dilekçelerinin reddi gerekmiştir.2-Bozma kararı sonrası müdahil olan ... mirasçılarının 101 ada 15 parsele yönelik temyiz itirazları bakımından; hükmüne uyulan bozma kararında da vurgulandığı gibi, eldeki temyize konu davanın tefrik edildiği ve eldeki dava bakımından güçlü delil niteliğinde bulunan ... Kadastro Mahkemesinin 10/10/2001 gün ve 2001/6-48 sayılı kadastro tespitine ve orman kadastrosuna itiraz niteliğindeki davası sonucunda verilen kararın 15/02/2002 tarihinde kesinleştiği, çekişmeli taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin, o kararın kesinleşerek tapuya tescil edildiği tarihten itibaren başlayacağı, Saim Toker mirasçılarının ise 26/12/2012 tarihinde, yani 10 yıllık hak düşümü süresinden sonra müdahale talebinde bulundukları ve 18/07/2012 tarihli ara karar ile tüm müdahale taleplerinin reddine karar verildiği, böylece müdahil olmayan ve taraf sıfatı bulunmayan kişilerin hükmü temyiz edemeyeceği anlaşılmakla temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir. 3-Davalı Orman Yönetimi ve Hazinenin davacı adına tescile karar verilen taşınmazlara; davacıdan temlik alan ..."ın 39 parselin tamamının orman sayılmayan yer olduğu iddiasına ilişkin temyiz itirazları bakımından;Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.SONUÇ:1- Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklandığı üzere; müdahillerden ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ... mirasçılarının temyiz dilekçelerinin REDDİNE; temyiz harcının istek halinde iadesine,2- 3 numaralı bentde açıklandığı üzere davalı Orman Yönetimi ve Hazine ile davacıdan temlik alan ..."ın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.480,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine ve Orman Yönetimine verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının Orman Yönetimi ve ..."tan peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına
    19/12/2017 günü oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi