10. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2577 Karar No: 2018/8608 Karar Tarihi: 30.10.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2577 Esas 2018/8608 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2018/2577 E. , 2018/8608 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde itirazın iptaline, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü, aşağıdaki karar tespit edildi. 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddenin 3 ve 4. fıkrasına göre “12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır. Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar.” HMK’nın 05.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı kanunun 31. maddesi ile değişik 361/1. maddesine göre “Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir” 6100 sayılı HMK.nun 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilirse, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar vermesi gerekir. Ancak temyiz edilen karar temyiz süresi geçtiği halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E, 1990/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verebilecektir. Somut olay incelendiğinde, hükmün davalıya 06.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği temyiz talebinin ise 27.03.2018 tarihinde temyiz defterine kaydedildiği böylece 2 haftalık temyiz süresinin geçtiği anlaşıldığından temyiz talebinin süre yönünden reddine, Davacı Kurum vekilinin temyiz talebine gelince, itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit olması zorunludur. Anılan bu tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.Hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında; borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkâr tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Hükümde yer alan “İnkar tazminatı talebinin Reddine,” ibaresinin silinmesi ile yerine “Hüküm altına alınan tutarın % 20"si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacı Kuruma verilmesine,” yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 30/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.