
Esas No: 2014/413
Karar No: 2014/3993
Karar Tarihi: 22.05.2014
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/413 Esas 2014/3993 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2012/67-2013/151
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 30.04.2008 tarihinde güvenlik hizmeti alım sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin, davalı yanca 28.02.2011 tarihinde nedensiz olarak feshedildiğini, müvekkilinin alacaklarının ödenmediğini, davalıya gönderilen faturaların kabul edilmemesi üzerine icra takibine geçildiğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin yönetim kurulu kararı ile sözleşmenin feshedildiğini ve feshin davacı şirkete bildirildiğini, dava konusu edilen faturaların, taraflar arasında 2008 yılından beri devam eden ticari ilişki uygulamasına aykırı olduğunu, temerrüt faizine ilişkin fatura düzenlenemeyeceğini, hiçbir açıklama yapılmaksızın sırf sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle kötüniyetle fatura düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında 30.04.2008 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin davalı tarafından 28.02.2011 tarihinden itibaren feshedildiği, sözleşmede, her ayın son mesai gününü takip eden 3 iş günü içinde ödemelerin yapılacağına ilişkin hüküm yer aldığı, takibe konu 31.12.2010 tarihli iki adet faturanın sözleşmenin 7.k maddesine göre temerrüt faizi talebine ilişkin olduğu, takibe konu faturaların tebliğ edildiği, davalı tarafça faturaların süresi içerisinde iade edildiği, takibe konu iki adet faturada, fatura bedellerinin sözleşme ile belirlenen süreden sonra ödemiş olması nedeniyle toplam 12.678,38 TL işlemiş faiz hesap edildiği, bu bedel üzerinden 2.282,11 TL KDV olmak üzere toplam 14.960,49 TL geç ödeme nedeniyle alacak bulunduğu, sözleşmenin 7. maddesine göre davalı tarafça sözleşmede belirlenen vadeden sonra ödendiği tarih itibari ile temerrüdün oluştuğu, temerrüt tarihinden itibaren takibe konu iki adet fatura içeriğinde belirtilen her bir fatura ile ilgili olarak temerrüt tarihine göre hesaplama yapıldığı, sözleşmenin temerrüt ve temerrüt faizine ilişkin kısmının hükümsüz olduğuna yönelik uzun süreli bir uygulamanın bulunmadığı, davacının temerrüt faizi alacağından vazgeçmiş sayılacağına ilişkin bir eyleminin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, iki adet fatura bedeli 14.960,49 TL yönünden itirazın iptaline, % 40 icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; fatura bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle oluşan temerrüt faizinin tahsili için girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir haktır. Borçlar Kanununun 113.maddesi uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i haklar da sona ermiş sayılır. Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise de ihtirazi kayıt konulması şarttır. Aksi halde faiz alacağı da sona ermiş sayılır.
Taraflar arasında akdedilen 30.04.2008 tarihli sözleşmenin 7. maddesinde ücretin ödenmesi düzenlenmiş olup, asıl borç tutarının vadesinde ödenmemesi halinde temerrüt faizi istenebileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede, borç ödedikten sonra ayrıca faizinin de istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 113. (6098 sayılı TBK"nın 131.) maddesi hükmü dikkate alınmak suretiyle yapılacak değerlendirme sonucu oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.