3. Hukuk Dairesi 2017/1656 E. , 2017/4219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshi ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin ...’ı Bakırköy 18. Noterliği’nin 05.02.2008 tarih ve 2515 yevmiyo no’lu vekaletnamesiyle vekil tayin ettiğini, davalı ....... Ltd. Şti ile davacıya vekaleten davalı ... arasında imzalanmış olan 30.06.2013 başlangıç tarihli 1 +4 yıl süreli kira sözleşmesi gereğinc....telin davalı şirkete kiralandığını, ancak sözleşmenin şartlarının tamamen müvekkilinin aleyhine olduğunu tarafların anlaşarak müvekkilini zarara uğrattıklarını, bu sözleşmeden haberdar olur olmaz vekilin azledildiğini, davalı ... Develioğlu"nun şirketin yetkilisi ve eşi ile birlikte sahibi olduğu, davalı ..."ın vekillik yetkisini kötüye kullandığından bahisle müvekkilinin anılan kira sözleşmesiyle bağlı olmadığının tespiti ile kiracının taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ....... Ltd. Şti vekili; noterce düzenlenen vekaletnameye bağlı hazırlanan sözleşmenin geçersizliğinin iddia edilemeyeceği, vekil muvazaası iddiasının kira sözleşmesinin tarafı olan asile yöneltilemeyeceğini, sözleşmenin tarafının ....... Ltd. Şti olduğunu ...’nin husumet ehliyetinin olmadığını bu sebeple davanın ... açısından husumetten şirket yönünden esastan reddini savunmuştur.
Davalı ...; yazılı beyanda bulunmamış, duruşmalarda da beyanı sorulmamıştır.
Mahkemece, davalılar ..... hakkındaki davaların husumet nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden ise, kiralananın tahliyesine ilişkin taleplerin mecurun kullanımına ilişkin eylemler olması gerektiği,
davacının dayandığı hukuki sebebin ise vekaletnamede verilen yetkinin kötüye kullanılması olduğu, talebin dayanağı olan vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığı iddiası bu vekalet sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişiye karşı ileri sürülüp bu kimseyle akdedilen kira sözleşmesinin feshi talebine dayanak yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
1- Davacıya vekaleten davalı ... ile davalı şirket arasında yapılan 30.06.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile Sarba 4 isimli otelin yıllık 129.750 TL"sı kira bedeli ile ve kira bedelinin 6 eşit taksitle ödeneceği şartıyla kiralandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel şartlar 9. Maddesinde "kiracı peşinat olarak 200.000 TL mal sahibine vermiştir", 10. maddesinde kiracı depozit olarak 100.000 EURO senet ve 178.000 TL"sı çek vermiştir" 21. maddesinde, "kiracı 3. Şahıslara Sarba 3-4-6 nolu hotel ve apartları 5 yıl kiraya verebilir", 22. Maddesinde "kiracıSarba 4 yaptığı 650.000 TL"sı masrafları 2013, 2014, 2015 kiralarından düşecektir. Mal sahibi kiralar ödenmiş kabul eder. Sarba 3,4,6 kiraları ödenmiştir" düzenlemesine yer verilmiştir.
6098 Sayılı TBK 36. maddesinde, "Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.
6100 Sayılı HMK md.31 uyarınca;
Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "ön inceleme duruşması başlıklı" 140. maddesine göre;
(1) Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.
(2) Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder.
(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.
(4) Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır. Zorunlu olan hâllerde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edilir.
(5) Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek
belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir." düzenlemesi ile öninceleme duruşmasının ne şekilde yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; 20.10.2014 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında, davalı ... hazır bulunduğu ve vekille temsil edilmediği halde, diğer davalılar vekili Av. ..."ün davalı ..."ın vekili olduğu belirtilmiş ve davalıya vekaleten imzalanan kira sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olup olmadığı, kira sözleşmesinin özel şartlarında yazılan hususların sözleşmeye sonradan eklenip eklenmediği sorulmamıştır. Bu durumda, yasanın ön inceleme duruşmasında yapılmasını öngördüğü işlemlerin, mahkemece yeniden belirlenen duruşma gününde tamamlanması gerekecektir.
Ayrıca davacı tarafından; kira sözleşmesindeki özel şartların sonradan doldurulduğu, davalıların hile ile dolandırıcılık yaptığı bu nedenle davalılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtilmiştir. Hukuk Hakimi ceza davasında verilecek mahkumiyet kararı ile bağlı olup, beraat kararı verilmesi halinde ise ceza Hakiminin sabit kabul ettiği olgularla bağlıdır. (BK 53. TBK 74) Bu durumda HMK 209 (HUMK 317) maddeleri de gözetilip, davalılar hakkında dolandırıcılık ve sahtecilikle ilgili yürütülen ceza soruşturmasının olup olmadığı araştırılarak, ceza davası açıldığı takdirde sonucunun bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacının tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.