3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/2709 Karar No: 2017/4211 Karar Tarihi: 29.03.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/2709 Esas 2017/4211 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/2709 E. , 2017/4211 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, Dava dışı...le davalı şirket arasında 01.10.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, davacının bu kira kontratına müşterek ve müteselsilen kefil olduğunu, kiracının 2010 yılı Mart ayına ait kira borcunu ödemediğinden davalı alacaklının ...n 2014/8093 esas sayılı dosyasıyla kefil aleyhine icra takibine başladığını, sözleşmenin 4.2. maddesinde uzayan döneme ilişkin sorumluluğunun devam ettiği belirtilse de hangi miktar ve hangi süre ile sorumluluğun sınırlandırıldığının açık olmadığını belirterek icra takibine konu edilen borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin 4.2 maddesi ile sözleşmenin imza kısmında sözleşmenin uzayan dönemlerinde de kefilin sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Takipte dayanılan ve hükme esas alınan kira sözleşmesi 01.20.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Davalı sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.3.2006 gün ve 2006/6-78 Esas, 2006/88 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi hükmü gereğince, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun’un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun (kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin) sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir. Olayımızda, kefaletin sözleşmenin herhangi bir nedenle uzaması halinde de devam edeceği belirtilmiş ise de; kefilin gerek sorumlu olacağı süre gerekse azami miktar gösterilmemiş olduğu için müşterek müteselsil kefilin sorumluluğu sözleşmenin düzenlendiği tarih olan 01.10.2010 tarihinden bitiş tarihi olan 31.12.2010 tarihine kadardır. Davalının başlatmış olduğu icra takibi kefilin sorumlu olduğu bu dönemden sonra gelen 2014 yılı Mart ayı kira bedeline ilişkin olduğundan kefilin sorumluluk süresi dışındadır. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.