Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/1001 Esas 2014/7577 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1001
Karar No: 2014/7577
Karar Tarihi: 22.04.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/1001 Esas 2014/7577 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Söke Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı yasal danışman atanması ve davalının malvarlığına tedbir konulması talebinde bulundu. Ancak mahkeme dava dosyası üzerinden reddetti. Yargıtay da bu kararı bozdu ve duruşma açılarak inceleme yapılması gerektiğini belirtti. Hüküm bozulduğu için davaya yeniden bakılacak. Kanun maddeleri ise şöyle:
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 429. maddesi: Yasal danışman atanması talebine ilişkin hükümler.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19. maddesi: Vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 385. maddesi: Basit yargılama usulünün uygulanacağı durumlar.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 317. maddesi: Davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenleniyor.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320-1 maddesi: Duruşma yapılmadan dosya üzerinden karar verilebileceği ancak hukuken bunun mümkün olması gerektiği belirtiliyor.
- T.C. Anayasa'sının 36. maddesi: İddia ve savunma hakkının güvence altına alındığı belirtiliyor.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi: Tarafların hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu ve bu hak savunma hakkının bir parçası olduğu belirtiliyor.
18. Hukuk Dairesi         2014/1001 E.  ,  2014/7577 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Söke Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 02/05/2013
    NUMARASI : 2013/280-2013/380

    Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıya yasal danışman atanmasını ve davalının malvarlığına tedbir konulmasını talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı dilekçesinde, hukuki haklarının korunması için davalıya yasal danışman atanmasını ve davalının malvarlığına tedbir konulmasını talep etmiştir. Mahkemece, duruşma yapılmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir.
    Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 429. maddesine dayalı, yasal danışman atanması talebine ilişkindir.
    Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
    Aynı Kanunun 320-1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
    Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
    Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
    Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasa’sının 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
    Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek, HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.