19. Hukuk Dairesi 2018/2276 E. , 2019/4913 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davası hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 2010/393 esas ve 2017/245 karar sayılı ve 30.03.2017 tarihli hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine yönelik olarak verilen kararın davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalının anılan bu sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ayrıca davacının kardeşi olan ... ile davalı arasında ödünç para verme işinden kaynaklanan farklı bir ihtilafın da bulunduğunu, dava konusu senedin bu ihtilaf dolayısıyla düzenlendiğini, davacının kardeşi ...’nun davalıya olan borcuna karşılık davalı tarafından icra takibine konulan senedin düzenlendiğini, davacının da bu senedi avalist olarak imzaladığını, senet bedelinin senet borçlusu davacının kardeşi ... tarafından davalıya daire devri yapılmak suretiyle kapatıldığını, davalının mahkeme içi ikrarı ile bu hususu ikrar ettiğini iddia ederek davacının ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5410 esas sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davacı yararına % 40 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının senedin ödendiği yönündeki iddialarının doğru olmadığını, mahkeme içi ikrar bulunmadığını savunarak davanın reddi ile % 40 oranında tazminat istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalının ... 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/378 esas sayılı dava dosyasının 08.06.2009 tarihli celsesinde davacı ile aralarında hukuki ihtilaf bulunmadığını, alacak borç ilişkisinin olmadığını, elinde borçlusu ..., avalisti ... olan bir senet bulunmadığını beyan ettiği, davalının anılan bu beyanlarının davacıdan alacaklı olmadığına dair mahkeme içi ikrar niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmolunmuş, hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar ilk derece mahkemesince davalının ... 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/378 esas sayılı dava dosyasındaki 08.06.2009 tarihli duruşmadaki beyanı mahkeme içi ikrar olarak kabul edilmiş ise de, bu dosyada davalının uyuşmazlık konusu senet ile ilgili alacaklı olmadığına ilişkin bir beyanının olmadığı, aksine anılan dava dosyasının 05.05.2010 tarihli celsesinde davalının dava konusu senetten dolayı alacaklı olduğunu ve senet bedelini tahsil edemediğini beyan ettiği, bu sebeple 08.06.2009 tarihli celsedeki beyanın mahkeme içi ikrar olarak değerlendirilemeyeceği, davacının dava konusu bonoyu avalist olarak imzaladığı, iddia ettiği gibi dava konusu bono bedelinin ödendiğini yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, ancak bu hususa ilişen bir yazılı delil sunmadığı, bu sebeple istinaf incelemesi aşamasında davacıya yemin deliline başvurup başvurmayacağı konusunda beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin ise yemin deliline dayanmayacaklarını beyan ettiği, davacının dava konusu bono bedelinin ödendiğini ispat edemediği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan kabulüne, davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının dava konusu bononun keşidecisi olmayıp keşideciye aval veren olmasına ve bu bonodaki asıl ilişkinin keşideci ve davalı arasında bulunmasına, davalının Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki beyanının dava konusu ile ilgili bir ikrar olarak kabul edilemeyecek olmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/899 esas ve 2018/546 karar sayılı ve 10.04.2018 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın ... Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdiren 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.