23. Hukuk Dairesi 2014/565 E. , 2014/3957 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/420-2013/240
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın husumetten reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin ortağı olduğu döneme ilişkin kooperatif ortaklığından kaynaklanan 6.000,00 TL asıl alacak, 261,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.261,86 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, böyle bir davaya açmaya ve takip etmeye kooperatifin yetki ve sıfatının olmadığını, kooperatifin bir kaç yıl evvel inşaat ve konutları tamamlayıp üyelerine dağıttığını, kat sahiplerine tapularını verdiğini, ferdi mülkiyete geçtiklerini, içtihatlara göre böyle durumlarda Kat Mülkiyeti Yasası"nın uygulanacağını, bu nedenle davanın Karabük Sulh Hukuk Mahkemesine açılması gerektiğini, müvekkilinin bu kooperatife üye iken üyelik haklarını bütün hak ve vecibeleri ile birlikte 2009 yılında H.. K.. isimli şahsa devir ve temlik ettiğini, kendisine isabet eden dairede 2009 yılından beri H.. K.. isimli şahsın oturduğunu, bütün giderleri onun ödediğini, kooperatif yönetiminin iyiniyetli olmadığını, müvekkili ve devralan H.. K.. tarafından kooperatife bu üyelik devrinin yazılı olarak bildirildiğini, ancak kooperatif tarafından devir işleminin yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının kooperatif hissesini tüm aktif ve pasifi ile birlikte 14.02.2011 tarihinde devrettiği, devir sözleşmesinin hukuka uygun olarak gerçekleştiği ve sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiği, devir davacı kooperatife 19.02.2011 tarihinde bildirildiğinden 1163 sayılı Yasa"nın 14/son maddesine göre yönetim kurulunun devir alan H.. K.."i aktif ve pasifi ile kooperatife kaydetmesi gerektiği, dolayısıyla takip tarihi olan 24.11.2011 itibarıyla davalının kooperatif tarafından istenen alacaktan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, davacı kooperatifin mevcut devir sözleşmesine binaen alacağı devralandan istemesi gerektiği, HMK"nın 114. maddesinde husumetin yanlış değerlendirilmesi durumunda davanın reddedileceği hususunun düzenlendiği gerekçesiyle, açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak
gerekir. HMK"nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Mahkemece taraf sıfatı dava şartı olmamasına rağmen hükmün gerekçe bölümünde dava şartlarını düzenleyen HMK"nın 114. maddesi gereğince davanın reddedilmesi gerektiğinin kabulü doğru olmamış ise de bu yanlışlığın sonuca etkisi olmamıştır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.