8. Hukuk Dairesi 2018/16242 E. , 2019/1411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili ve davacı alacaklı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili, haciz müzekkeresine karşı davalı Bankanın rehin ve hapis hakkını ileri sürerek istihkak iddiasında bulunduğunu belirterek, istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, takip borçlusunun kredi müşterisi olduğunu imzalanan kredi sözleşmeleri gereğince doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklar üzerinde müvekkili Bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup hakkı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 31/12/2014 tarihli celsede rehin hakkı miktarının sorulması ile ilgili olarak... şubesine müzekkere yazılmasına rağmen cevap verilmediği, 11 Mart 2015 tarihinde tekit müzekkeresi yazılarak 10 günlük süre içerisinde cevap verilmesi aksi halde mevcut duruma göre karar verileceğinin ihtar olunduğu, kesin süreye rağmen müzekkereye cevap verilmediği, davalının rehin hakkına konu olan mevcut borcu süresinde bildirmediği gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili ile vekalet ücreti yönünden davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Mahkemece; yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı üçüncü kişi vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile birlikte borçlunun kredi müşterisi olduğunu belirterek, dilekçenin ekinde üye işyeri sözleşmesi ve bankacılık işlemleri sözleşme suretini sunmuştur. Ne var ki Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir. Buna göre, davalı üçüncü kişi Banka ve takip borçlusu arasında, bankacılık işlemleri sözleşmesi ve üye işyeri sözleşmesi imzalanmış olup, anılan sözleşmenin 18.maddesinde, müşteri ve kefillerin, banka nezdinde doğmuş veya ileride doğabilecek her türlü alacakların tamamı her türlü senet, kıymetler üzerinde Bankanın rehin ve hapis hakkı bulunduğu, Bankanın bunların bir bölümünü veya tamamını rehin hesabına alıp almamak da serbest olduğu kabul edilerek sözleşme imzalanmıştır.
Davalı üçüncü kişinin dayandığı rehin ve hapis hakkının anılan sözleşmenin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerekir.
Nitekim, TMK’nin 881. maddesinde: “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir…” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre; anılan düzenleme alacak rehnine kıyasen uygulandığında, ileride doğacak alacakların da rehnedilebileceği sonucuna varılabilir.
Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz müzekkeresinin davalı Bankaya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Bankaya olan borcun varlığını koruması ve Bankanın herhangi bir riskinin bulunması durumunda bu miktarlar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekir.
Buna göre, Mahkemece yapılması gereken iş, haciz müzekkeresinin davalı Bankaya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Bankaya olan borcun varlığını koruyup korumadığı, borç var ise ne kadar olduğu, Bankanın herhangi bir riskinin olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi gerekir. Aynı şekilde Bankanın, çekle işleyecek hesap açarken ve çek karnesi verirken gerekli basiret ve itinayı göstermek zorunda olduğu da gözetilerek, rehin hakkını sadece karşılıksız kalan çekler ve ibraz edilmeyen çekler ile ilgili olarak ileri sürebileceğinin kabulü mümkün olduğundan, haciz tarihi itibarı ile varsa tamamen ya da kısmen karşılıksız kalan çeklerden doğan yasal sorumluluk miktarı ile henüz muhatap bankaya ibraz edilmeyen çek yapraklarından kaynaklanan risk miktarı toplamının hesaplanması, bu doğrultuda çek karnesi verilirken teminat istenip istenmediği, çek yapraklarının geri istenip istenmediği, haciz tarihinde kaç tane çekin ibraz edilmiş olduğu, bu tarihten sonra karşılıksız çek ödemesi olup olmadığı hususlarını da içerir şekilde Banka hesap işleri konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenebilecek rehin hakkı ve risk miktarının davalı üçüncü kişiye süre verilerek bildirilmesinin istenmesi, buna ilişkin müzekkereye cevap verilmediği gerekçesi ile eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici üçüncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK"nin 366/üçüncü maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.