1. Hukuk Dairesi 2014/19341 E. , 2016/470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.01.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar ile birleşen davanın davacıları, mirasbırakanları ..."in dava konusu 1932 ada 13 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması öncesi geldisi olan 137 sayılı parselde kayden paydaş iken payını 20.07.1989 tarihinde davalı oğlu ..."ya satış suretiyle temlik ettiğini, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payları oranında davacılar ve mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, dava konusu taşınmazı satış bedelini murise ödemek suretiyle temellük ettiğini, devir tarihinde taşınmazın tarla vasfında olduğunu ve dava tarihinde taşınmaz üzerinde bulunan binanın mevcut olmadığını, anılan binanın parası kendisi tarafından ödenerek yaptırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davacıların miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların mirasbırakanı ..."in 09.03.2009 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi ... ile ..."den olma davacı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ..."den olma oğlu davalı ... ve dava dışı çocukları ..., ... ve ..."i bıraktığı kayden sabittir.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, davacılar mirasçılardan davalı ... aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açmışlar ve kendileri ile birlikte diğer mirasçılar adlarına tescil kararı verilmesini istemişlerdir. Dosyadaki veraset ilamından anlaşılacağı üzere, davalı ve davacılar dışında Halime, Neriman ve Mehmet Duran adlı üç mirasçı yani dava dışı ortak bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK"nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. m. yollamasıyla 1086 s. HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.