11. Hukuk Dairesi 2015/14622 E. , 2016/86 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/06/2014 tarih ve 2013/143-2014/236 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, toplam 10.000 adet hissenin 394 adetinin davacıya ait olduğunu, 24 Kasım 2011 tarihinde yapılan 2010 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında gündemin 3. maddesinde yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporunun oylanarak kabul edildiğini, ancak davalı şirketin fiilen yönetim kurulu başkanı olan ... tarafından yönetildiğini ve denetime elverişli bir maliyet politikası olmayan şirket yönetim kurulu başkanının ortağı veya yöneticisi olduğu başka şirketlerle ticari ilişkiye girilerek şirketin zarara uğratıldığını, faaliyet raporu ve denetçi raporunun gerçeği yansıtmadığını, aynı zamanda genel kurulu bilgilendirmeye yarayan bu raporların oylanmasının usule aykırı olduğunu; 4. maddesinde, 31.12.2010 tarihli bilanço ile 2010 yılı hesap yılına ait kar zarar cetvelinin oylanarak müvekkilinin muhalefetine rağmen oy çokluğu ile kabul edildiğini, şirket bilançosunda ortaklar hesabına alacak olarak kabul edilen 885.000,00 TL"nin gerçeği yansıtmadığını, bununla ilgili şirketin davacı ortağın borçlu olduğundan bahisle müvekkili aleyhine açılan Asliye Ticaret Mahkemesi"nde görülen davanın reddedildiğini; 5. maddesinde 2010 yılı faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu ve denetçinin ibrasının oylandığını ve oyçokluğu ile müvekkilinin muhalet oyuna rağmen kabul edildiğini, ancak bunun yönetim kurulu üyelerinin üçünün kardeş olduklarından ve ibrada oy kullanamayacaklarından TTK m. 374/2 hükmüne aykırı olduğunu; 6. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine TTK m. 334 ve 335"deki hak ve yetkilerin kullanılmasına izin verilmesinin oylandığını ve izin verildiğini, ancak yönetim kurulu başkanının bazı şirketlerde yönetim kurulu görevi olduğunu, davalı şirketin bu şirketlerle olan muamelelerinin incelenmesinden sonra bir karar verilmesi gerektiğini, TTK m. 374"teki yazılı oy mahrumiyetine riayet edilmediğini iddia ederek 3., 4., 5. ve 6. maddelerdeki alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketin mevcut durumuna göre usulüne uygun tutulan kayıtlara göre verilen denetçi ve faaliyet raporunun oylanmasının usulüne uygun olduğunu, bilanço ile kar-zarar cetvelinin ayrı ayrı okunduğunu ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, davacının reddedildiğini belirttiği kararın henüz kesinleşmediğini, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin maddenin usulüne uygun olarak oy çokluğu ile kabul edildiğini, TTK m. 334 ve 335"deki yetkilerin verilmesiyle ilgili olark da, davalı şirketin yönetim kurulu başkanının yönetim kurulu üyesi olduğu diğer şirketle hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, bahsi geçen şirketlerle ..."un ortaklığının bulunmasının müvekkili şirketin lehine olduğunu, daha karlı satışlar yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın genel kurul toplantısında alınan 3., 4., 5. ve 6. maddedeki kararların yasaya, şirket ana sözleşmesine ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılığından bahisle açılan iptal davası olduğu, 24.11.2011 tarihinde genel kurulun yapıldığı ve uyuşmazlığa 6762 sayılı TTK"nın uygulanacağı, TTK m. 374/2 gereği kendi ibralarında oy hakkından mahrum olmaları ve ibralarına ilişkin oy kullandıklarından genel kurul kararının 4. maddesi, denetçilerin ibrasında yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasına katılmasının denetçilerin tarafsızlığını etkileyeceğinden genel kurul kararının 5. maddesi, şirketle işlem yapmama yasağının kaldırılmasına yönelik karar alınırken yönetim kurulu üyelerinin kardeş oldukları da dikkate alındığında TTK m. 374/1 gereği oy kullanamayacaklarından genel kurul kararının 6. maddesini iptaline; faaliyet raporunun tasdikinin ibra mahiyeti taşımadığı ve sonuca da etkili olmadığından 3. maddenin iptaline yönelik istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir. Mahkemece, bilançonun onaylanmasına dair genel kurul kararının 4. bendinin yönetim kurulu bakımından ibra niteliğinde olduğu, dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanamayacakları gerekçesiyle iptaline karar verilmişse de; gündemin 5. maddesinde yönetim kurulu ve denetçilerin ibrasına ilişkin müzakere ve karar alınması öngörüldüğünden, bilançonun onayı tek başına ibra sonucunu doğurmaz. Böyle bir durumda, ibra söz konusu olmadığından ve TTK. m. 374/II"deki yasak da sözkonusu olmadığında bilançonun onaylanmasına ilişkin oylamada yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmaları nedeniyle genel kurulun 4.maddesiyle ilgili iptal kararı verilmesi doğru değildir.
3- Ayrıca, mahkemece, gündemin 6 no.lu bendinde belirtilen, 6762 sayılı TTK"nın 334. maddesi uyarınca genel kuruldan izin almaya ilişkin karar da, yine yönetim kurulu üyelerinin birbirleri ile ilgili izin kararlarında da oy kullanamayacakları gerekçesiyle iptal edilmiştir. Ancak, yine aynı yasanın 374/1. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri kendilerine izin verilmesine dair kararda oy kullanamazlar ise de, herbiri için ayrı ayrı yapılan oylamada diğerinin oy kullanması mümkündür. Bu nedenle yazılı gerekçeyle genel kurulun 6 no.lu gündem maddesi ile ilgili iptal kararı da yerinde görülmemiş davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.