20. Hukuk Dairesi 2016/4945 E. , 2017/10650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü 121 ada 14 parsel sayılı taşınmaz 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 1939 tarih C/21 nolu tapu kaydı uygulanarak 145 parsel sayısı ile ... Karakuş adına tespit edilmiş, daha sonra bu yerden ifraz edilerek 1887 parsel sayısı almış, 2859 sayılı Kanun gereği yapılan pafta yenilemesi çalışmaları sırasında 121 ada 14 parsel sayısı verilerek yüzölçümü 8904,70 m² olarak hesaplanmış, sonuçları 01/12/1998 - 30/12/1998 tarihleri arasında askı suretiyle ilân edilmiştir.
Davacı vekili, ... kasabası (eski 1887 sayılı parsel) 121 ada 14 sayılı parselin kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, davalılar adına kayıtlı tapunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiyle kadastro mahkemesine dava açmış, mahkemece verilen görevsizlik kararı davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01/10/2001 gün ve 2001/6250 E. - 6889 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, “...paftanın yenilenmesi işleminde kanunlara aykırılık bulunup bulunmadığının bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi sonrasında süresi içinde açılan dava hakkında karar verilmesi, taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescile ilişkin davaya ilişkin ise görevsizlik kararı verilmesi...” gereğine değinilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece yenileme kadastrosuna ilişkin açılan davanın ispat edilmemiş olmaması nedeniyle reddine, kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescile ilişkin dava yönünden dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi sonrasında tapu iptali ve tescil istemli dava asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece, taşınmazın ormanla ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/03/2011 gün ve 2010/16738 E. - 2011/3143 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dosyadan alınan orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın orman kadastro sınırlarına göre konumunun farklı değerlendirildiği, orman kadastro tutanakları incelendiğinde orman sınırının İbiş Deresini takip ettiği, ancak her iki uzman bilirkişi raporunda da memleket haritası ve hava fotoğraflarının raporlara eklenmediği, dere sınırının ve tutanaklarda geçen diğer sabit noktaların gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu haliyle raporlar denetime elverişli değildir. Mahkemece, öncelikle komşu parsel tutanakları ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (2002/1039) 2006/11176 E. sayılı dosyasına konu olan 121 ada 6 sayılı parsele ilişkin dava dosyası bulunduğu yerden getirtilmeli, daha sonra çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait en eski tarihli ve 1980"li yıllara ilişkin memleket haritaları ile bunların düzenlenmesine esas olan hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilerek önceki bilirkişiler dışında 3 uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte; kesinleşen orman tahdit haritası, tutanakları ve kadastro paftası açı ve mesafeler gözönüne alınarak sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak orman sınır noktasından hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunarak ve ölçülerek en az ada bazında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer zeminde bulunmalı ve yeri işaretlenmeli; orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedenleri üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri ve yer değiştirip değiştirmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, tereddütsüz olarak zeminde yeri saptanabilen en yakın sabit orman sınır noktalarından hareketle, yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup, 1984 yılı orman kadastrosunda uygulanan yöntem ve araçlar ile ölçülerek orman sınır noktaları birer birer bulunup zeminde işaretlenmeli, çekişmeli taşınmazların bu orman sınır hatlarına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, çelişki halinde orman sınır noktalarının zemindeki ve arazi kadastro paftasındaki yerlerine değil tutanaklarda yön ve mesafe olarak tarif edilen hava fotoğrafları ile desteklenen yerlerine itibar edileceği bilinmeli, bilirkişi kuruluna, uygulanan harita, kadastro paftası ve en eski tarihli ve 1980"li yıllara ait memleket haritası ile ölçekleri eşitlettirilerek, çekişmeli taşınmazın 1984 yılında yapılmış orman kadastrosunda oluşturulan orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattına göre konumunu ada bazında gösteren, orman sınır hatları ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, yine aynı adada bulunan tüm parsellerin en eski tarihli memleket haritası ve 1980"li yıllarda düzenlenen memleket haritasındaki konumunu saptanarak her iki harita üzerinde gösterilmeleri sağlanmalı ve bütün bu konuları açıklayan bilimsel verileri bulunan rapor alınmalı...” denilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece dava konusu taşınmazın tamamının orman sınırları dışında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiası ile açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 10.05.1982 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1957 yılında kesinleşmiştir. Ayrıca 30.11.1998 tarihinde ilân edilen 2859 sayılı Kanuna göre pafta yenileme çalışması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit çalışma tutanaklarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada dava konusu taşınmazın orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.