
Esas No: 2014/956
Karar No: 2014/3924
Karar Tarihi: 20.05.2014
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/956 Esas 2014/3924 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2010
NUMARASI : 2008/680-2010/106
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 23.10.2013 gün ve 5934 Esas, 6441 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının genel kurulda karar altına alınan aidat borçlarını ödemediğini, 03.05.2008 tarihli genel kurulda her bir üyenin 05.06.2008 tarihine kadar 145.000,00 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının bakiye borcunu ödememesi nedeniyle takip yapıldığını ve takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ve % 40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 03.06.2008 genel kurul kararının iptali için dava açıldığını, sonucunun beklenmesi gerektiğini, müvekkilinin sadece 7.130,00 TL borcu bulunduğunu ve konutunun teslim edilmediğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, 81.669,95 TL asıl alacak, 12.704,10 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 94.374,05 TL"nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren %15 oranında faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına ve %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin talebinin ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 23.10.2013 tarih ve 5934 E., 6441 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece, davalı hakkında başlatılan takip talebinde, hem takip tarihine kadar genel kurullarında kabul edilen oranlara göre istenen, hem de takibin devamında istenen faiz bakımından 6098 sayılı TBK"nın 120/2. maddesine göre, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranının birinci fıkrada belirlenen yıllık faiz oranının % 100 fazlasını aşamayacağı ve 6100 sayılı Kanun"un 7. maddesine göre, TBK"nın temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı hükümleri gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.
Bu kez, taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava konusu alacağın dayanağı olan davacı kooperatifin 03.05.2008 tarihli genel kurul kararının iptali davasına bakan mahkemece, bu kararın icrasının geri bırakılması yönünde dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK"nın 382. maddesi uyarınca karar alınmamış olması, anılan genel kurul kararına dayalı olarak icra takibi yapılmasını engellememekte ise de, işbu itirazın iptali davasına bakan mahkemece, dava konusu takibin dayanağı olan anılan genel kurul kararının iptaline ilişkin davanın bekletici mesele yapılması gerekirken, yazılı gerekçe ile bekletici mesele yapılmamasında isabet bulunmamakta ise de, anılan genel kurul kararının iptali ile ilgili açılan Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/422 E., 2009/653 K. sayılı dosyasında davanın reddine ilişkin kararın, Dairemizin 20.12.2012 tarih ve 4776 E., 7562 K. sayılı kararıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesiyle kesinleştiği anlaşıldığından, bu yanlışlığın sonuca etkisi bulunmamaktadır.
Öte yandan, mahkemenin karar tarihinden sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun"un 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı kooperatifin genel kurullarında belirlenen faiz oranlarının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul, bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarda kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı,
TBK"nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aylık % 15 faiz oranına göre hesaplanmış işlemiş faiz borcu ile takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranı TBK"nın 120/2. maddesindeki sınırlamaya tabi olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme dikkate alınarak, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiş olup, bozma ilamının bu şekilde anlaşılacağı tabiîdir.
Tüm bu açıklamalara ve Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, 1,95"er TL harç ve takdiren 226,00"şar TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.