Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2662
Karar No: 2019/4905
Karar Tarihi: 23.10.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2019/2662 Esas 2019/4905 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, babalarının vefatı sonrası davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ve kötü niyet tazminatı talebiyle menfi tespit davası açmışlardır. Mahkeme, davacıların haklı olduğuna karar vermiştir. Ancak, Daire, dava konusu bonoyu keşide eden mirasçıların tümünün davada taraf olması gerektiğine hükmetmiştir. Hukuk Genel Kurulu ise, menfi tespit davasının tereke üzerinde tasarruf işlemi olmadığını ve mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığına gerek olmadığını belirterek, mahkemenin direnme kararının doğru olduğuna karar vermiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı onanmıştır. Kanun maddeleri olarak Türk Medeni Kanunu’nun 702. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddeleri kararda açıklanmıştır.
19. Hukuk Dairesi         2019/2662 E.  ,  2019/4905 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmadan sonra yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı direnme kararı verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yerel mahkemece verilen direnmeye ilişkin karar Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/19 -839 esasa ve 2019/690 karar sayılı ve 18/06/2019 tarihli kararı ile yerel mahkemece verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ve davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiş, karar gereği incelemesinin yapılması için Dairemize gönderildiğinin anlaşılması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacılar vekili, davacıların babası muris ...’ın 04/12/2010 tarihinde vefat ettiğini, davalı tarafından 15/04/2009 vade tarihli ve 36.550,00 TL bedelli senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, ancak senette bulunan imzanın davacıların babası muris ..."a ait olmadığını ileri sürerek, davacıların davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; açılan davayı kabul etmediklerini, senet üzerindeki imzanın muris ..."a ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, davacıların borca itirazlarını da kabul etmediklerini, tanık dinletmeye muvafakat etmediklerini belirterek, davanın reddi ile %40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; toplanan delillere göre; dava konusu senetteki imzanın davacıların murisi eli ürünü olmadığının tespit edildiği, dolayısıyla davacıların bu senet nedeniyle sorumluluklarının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/6489 esas ve 2015/16309 karar sayılı ve 07/12/2015 tarihli kararı ile "Dava konusu bonoyu keşide eden muris ..."ın mirasçıları arasında davacıların yanı sıra dava dışı ..., ..."ın da bulunduğu dosya arasındaki veraset ilamından anlaşılmaktadır. Keşideci muris ..."ın vefatı üzerine terekesi elbirliği (iştirak) halinde olduğundan mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece davada taraf teşkilinin sağlanması için tüm mirasçıların davaya katılımının sağlanması ya da terekeye temsilci tayin ettirilerek temsilci vasıtasıyla yargılamaya devam edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu bonoyu keşide eden muris ..."ın mirasçıları arasında vefatı üzerine terekesi elbirliği halinde olmakla birlikte mirasçılar arasında söz konusu uyuşmazlık yönünden zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olmadığı, davacılar ... ve ... tarafından açılan menfi tespit davasından bütün ortakların yararlanacağı, mirasçılar arasında müteselsil borçluluk esası olup 6098 sayılı TBK"nın 163. maddesi gereğince alacaklı borcun tamamını veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnız birinden isteyebileceğinden tüm mirasçıların davada taraf olması veya onların muvafakati zorunlu ve gerekli olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/19-839 esas ve 2019/690 karar sayılı ve 18/06/2019 tarihli kararı ile "Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesinin gerekçesinde ortaklardan her birinin, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan da bütün ortakların yararlanacağının kabul edildiği, elbirliği mülkiyetinde ortaklardan her birinin ortaklığa giren hakları dava veya diğer yollarla koruma yetkisine sahip olacağı, bu korumadan bütün ortakların yararlanacağı, fakat davacının davasını kaybetmesinin diğer ortakların haklarını etkilemeyeceği ifade edilmiş olup, somut olayda ortaklardan birinin açacağı dava ile tüm maliklerin hakkının korunması yanında terekenin yararına da bir sonuç doğduğu, keşideci muris ...’ın terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmakla birlikte, menfi tespit talebi yönünden mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı, menfi tespit davasının tereke üzerinde tasarruf işlemi olmayıp terekedeki hakların korunmasına yönelik bir dava olduğu, davacının davaya konu kambiyo senedindeki imzanın murisine ait olmadığına ilişkin talebi açısından mahkemece verilen kararın terekeye yönelik verilmiş bir karar olacağı cihetle mahkemece dava dışı mirasçıların muvafakatinin alınması, davaya katılımının sağlanması ya da terekeye temsilci tayininin zorunlu olmadığına yönelik direnme kararı vermesi yerindedir." gerekçesiyle direnme kararı uygun bulunarak, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları da yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi