11. Ceza Dairesi 2020/5092 E. , 2021/337 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 01/10/2020 tarih ve 2020/12818 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27/10/2020 tarih ve KYB-2020/88556 sayılı ihbarname ile; "Özel belgede sahtecilik suçundan meçhul şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/02/2020 tarihli ve 2020/40172 soruşturma, 2020/24394 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2020 tarihli ve 2020/1708 değişik iş sayılı kararının "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin şikâyet dilekçesinde özetle; şüpheli şirket yetkililerinin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 esasına kayden görülen davada, 08/10/2018 tarihli dilekçe ekinde avukatları aracılığı ile 2005 ve 2007 yılına ait imzasız sahte distribitörlük sözleşmeleri ve bunların tercümelerini dosyaya sunarak şüpheli şirket ile müştekiye ait şirket arasında anlaşma varmış gibi göstermek amacıyla özel belgede sahtecilik suçunu işlediklerinden bahisle şikâyetçi olunması üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Müşteki ... Elektronik ve Güvenlik Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti." nin sahibi ve müdürü olduğunu. Sahibi olduğu şirketin uzun yıllardır ... markalı ürünlerin Türkiye distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini. 2010 yılından sonra yaşanan olaylar ve bize dayatılmaya çalışılan haksız ve dayanaksız sözleşmeleri kabul etmemeleri nedeniyle şirketi ile ... arasındaki ticari ilişki tamamen bozulduğunu, söz konusu firma ile herhangi bir yeni sözleşme imzalanmadığını. Şirket olarak yasal haklarını alabilmek adına avukatları vasıtasıyla İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 Esas sayılı dosyası ile ... Electronics Ticaret A.Ş. ("... Türkiye") ve ... Electronics Inc. ("...") şirketlerine alacak-tazminat davası açtıklarını.... ile şirketleri arasında görülen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi"ndeki dava dosyasına davalı ... vekillerinin 08/10/2018 tarihli dilekçelerinin 3 numaralı ekinde 2005 ve 2007 yıllarına ait imzasız distribütörlük sözleşmeleri sunulduğunu bu sözleşmelerin gerçek ve geçerli bir sözleşme gibi tercüme edilip dosyaya sunulduğunu ancak sunulan sözleşmenin imzasız ve geçersiz bir sözleşme olduğunu belirterek müracaatta bulunması üzerine konuya ilişkin olarak soruşturma yapılmış ise de; atılı suçun oluşması için sahte bir özel belgenin oluşturulması, gerçek bir özel belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi yahut sahte bir özel belgenin bu niteliği bilindiği halde kullanılmasının gerektiği. Söz konusu eylemlerin gerçekleştirilmesinin atılı suçun oluşumu için tek başına yeterli olmayıp yapılan sahteciliğin aldatıcılık vasfınında bulunması gerektiği.Somut olayda müştekinin kendi beyanında da belirtiği üzere dosyaya sunulan sözleşmelerin imzasız olduğu. Dolayısı ile ortada sahte bir sözleşme bulunduğundan bahsedilemeyeceği.Geçerli olmayan sözleşmenin sanki geçerli bir sözleşme gibi tercümesi yapılıp doyaya sunulduğu iddiasının ilgili dava dosyası kapsamında değerlendirilmesi gereken bir iddia olduğu.Müşteki tarafından da bahse konu evrağın sureti alınarak özel tercüman vasıtası ile tercümesinin yapılabileceği gibi bu işlemin gerek görülmesi halinde mahkemecede yaptırılabileceği.Yine sözleşmenin imzasız olması nedeniyle geçerli olmadığı dolayısı ile tercümesinin bir delil vasfı bulunmadığı hususuna ilişkin iddianın yine ilgili dava dosyasında ileri sürülmesi gereken ve mahkemesince değerlendirilmesi gereken bir iddia olduğu anlaşıldığından ..." şeklinde gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de; söz konusu belge suretinin anılan Mahkeme dosyasına taraf vekili tarafından "aslı gibidir" yapılmak suretiyle sunulduğunun belirtilmesi karşısında, öncelikle söz konusu belge aslının ilgili avukattan sorulması, belge aslının temini hâlinde de söz konusu belgedeki imzaların kime ait olduğuna ilişkin bililirkişi raporu aldırılması, şirket yetkililerinin tespit edilerek ifadelerinin alınması ve söz konusu sözleşmelerin mevcut olup olmadığının sorulması ve başkaca tespit edilebilecek delillerin temin edilmesinden sonra sonucuna göre şüphelinin/şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla; anılan karara karşı yapılan itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Müşteki vekilinin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/40172 Soruşturma ve 2020/24394 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik itiraz dilekçesinde, şikayete konu avukatlar ... ve ... ... haklarındaki evrakın tefrik edildiğini belirtmesi karşısında; adı geçenler hakkında soruşturma, kovuşturma ya da bakanlık muhabere dosyası bulunup bulunmadığının araştırılması, bulunduğunun tespiti halinde, dosya aslının incelenmek üzere getirtilmesinden sonra iadesinin temini amacıyla dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 18/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.