4. Hukuk Dairesi 2014/10346 E. , 2014/11963 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/11/2013
NUMARASI : 2011/546-2013/613
Davacı T.. T... vekili Avukat H.. G.. tarafından, davalılar Esenyurt Belediyesi vd. aleyhine 18/02/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı belediye vekili ile davalı şirket temsilcisi M.. T... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalılardan Ö... T.. K.. H.. İnşaat Limited Şirketi"nin temyizi yönünden;
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Esenyurt santraline ait yeraltı kablolarının davalılar tarafından hasara uğratıldığını belirterek, zararın tazminini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Bozma sonrası Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; cami inşaati nedeniyle, davalı belediyenin talimatları doğrultusunda diğer davalı şirket tarafından hafriyat alınırken yer altı kablolarına zarar verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, hafriyat alanında çalışan davalı şirkete ait kamyonların yeraltı kablolarına zarar verdiği ileri sürülmediği gibi, tutanak tanıklarının beyanlarına göre; davalı şirket kamyonlarının sadece hafriyat aldıklarının görülmesi, olay yerinde çalışan iş makinasının üzerinde herhangi bir isim yazmaması, çevreden kabloları koparan aracın belediye adına çalıştığının söylenmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket hakkındaki davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, kabul kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan Esenyurt Belediyesi"nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
3-Davalı Esenyurt Belediyesi"nin diğer temyiz itirazına gelince;
3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında haksız eylem dâhil her türlü nedenden kaynaklanan alacaklarda istek halinde T.C.M.. B..’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans oranında temerrüt faizine hükmedilmesi zorunlu ise de; idarî ve malî özerkliğe sahip bir kamu tüzel kişisi olan Esenyurt Belediyesi tacir sayılmadığından yürütülecek faiz, ticari faiz olmayıp yasal faizdir. Mahkemece, anılan yön gözetilmeden davalı Esenyurt Belediyesi hakkında avans faizinin uygulanması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) no"lu bentte sayılan nedenlerle davalılardan Ö. T.. K.. H.. İnşaat Limited Şirketi yönünden, (3) no"lu bentte sayılan nedenlerle davalılardan Esenyurt Belediye"si yararına BOZULMASINA, davalı Esenyurt Belediyesi"nin diğer temyiz itirazlarının (2) no"lu bentte sayılan nedenlerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/09/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesine göre; idarenin (kamu kurumunun) "eylem ve işlemleri" sonucu zarar gördüğünü ileri süren hak sahiplerinin açacakları tam yargı davalarına bakma görevi İDARİ YARGININ yetki sınırları içine girmektedir.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, (zira mahkemelerin görevleri yasalarla belirlenir.) taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re"sen değerlendirilip, görev hususunun yasalara uygun olarak karara bağlanması gerekir.
Yargıtay uygulamalarında idarenin eylemi, "plan ve projeye bağlanmayan" haksız eylem niteliğinde görüldüğü hallerde, hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarında görevli mahkemelerin Adli yargı olacağı kabul edilmektedir. Ancak, ben bu uygulamayı 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesine aykırı gördüğüm için bu görüşe katılmıyorum. Zira, mahkemelerin görev sınırları yasalar ile belirlenip, yasalara aykırı şekilde yargı kararı ile belirlenemez. Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde hiçbir ayrım yapılmaksızın idarenin tüm "eylem ve işlemlerinden dolayı" idari yargının görevli olduğu açıkça belirtildiğine göre, idarenin “plan ve projeye bağlı olmayan” eylemleri de adından anlaşılacağı üzere “eylem” olduğundan ve Yasa’da tanımlanan görev kapsamına “eylem” de alınmış olduğundan ve burada önemli olanın eylemin niteliği olmayıp eylemin kimin tarafından yapıldığıdır. Yasa, idarenin (kamu kurumunun) eylemlerini idari yargının görev sınırları içerisine almış olduğuna göre, idarenin haksız eylem niteliğinde kabul edilen eylemlerinde görevli mahkemenin (Yargının) adli yargı olacağına ilişkin düşüncelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Somut olayımızda da davacı taraf, davalı idarenin (kamu kurumunun) kamu hizmetini yerine getirirken ortaya koyduğu eylem veya işlemlerinden zarar gördüğünü ileri sürerek bu davayı açtığına göre davaya bakma görevi idari yargının yetki sınırları içinde kalacağından adli yargı hakiminin yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar vermesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun (2) no"lu bent yönünden görüş ve düşüncelerine katılmıyorum.18/09/2014