MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının davacı hakkında ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/4938 ve 2010/4829 sayılı dosyalarında iki ayrı çeke dayalı olarak icra takibi başlattığını, takiplere dayanak yapılan çeklerin arkasındaki ciro kaşe ve imzalarının davacı şirkete ait olmadığını ileri sürerek, ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/4938 ve 2010/4829 sayılı dosyalarında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının uygun ciro zinciri ile yetkili hamil olduğunu, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu ve imzanın davacıya ait olup olmadığını bilme imkanı ve araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, davacının hileli, muvazaalı olarak ve kötüniyetle borçlarını ödememek için bu yola başvurduğunu savunarak, davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu çeklerdeki ciro imzalarının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı ve imza inkarının mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece davalının davacı hakkındaki dava konusu çeklerle ilgili şikayeti üzerine açılan ceza davasında karar verilip kesinleşmesi beklenilmeden hukuk davasında karar verilmesi yanlış olmuş ise de davacının bahsedilen ceza davasında Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/42 esas ve 2017/364 karar sayılı ve 23/10/2017 tarihli kararıyla beraat ettiği, beraat kararının da Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesince 12/02/2018 tarihinde onanarak Dairemizce yapılan temyiz incelemesinden önce kesinleştiği anlaşıldığından bu hususun bozma nedeni yapılmasında davalının hukuki yararı kalmadığından davalının temyiz isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının temyizine gelince, mahkemece lehine karar verilen ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına dava konusu değere göre AAÜT"nin 13/1 maddesine göre nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken eksik vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekse de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan "hesaplanan 593,90 TL. vekalet ücretinin" sayı ve sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerine "hesaplanan 3.475,52 TL vekalet ücretinin" sayı ve sözcükleri eklenerek hükmün bu şekilde düzeltilmesine, ve 6100 HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.