Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3798
Karar No: 2014/3874
Karar Tarihi: 16.05.2014

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/3798 Esas 2014/3874 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/3798 E.  ,  2014/3874 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 09/05/2013
    NUMARASI : 2010/402-2013/303

    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada sıra cetveline itirazın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
    Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-
    Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin icra dosyalarından haczedilen dava dışı borçluya ait taşınır malların davalının icra dosyasından satışa çıkarıldığını, İcra Dairesi"nin davalı alacaklının alacağına mahsuben satışa katılmasına karar verdiğini ve menkullerin alacağa mahsuben davalıya satıldığını, böylelikle İcra Dairesi"nin bu işlemi ile sıra cetveli düzenlenmesine gerek görmeksizin alacaklının alacağının birinci sırada olduğu yönünde bir neticeye ulaştığını, bu işlemin zımni bir sıra cetveli olduğunu oysa davalının borçludan gerçekte herhangi bir alacağının bulunmadığını, alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalının alacağının bulunmadığının tespit ile davalıya ödenen payın müvekkilinin icra dosyalarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, İcra Müdürlüğü"nce satış parasının alacaklılar arasında paylaştırılması için 16.03.2011 tarihinde sıra cetveli düzenlendiğini, satış parasının birinci sırada davalıya ödendiğini, oysa davalının alacağının gerçekte mevcut olmayıp muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 16.03.2011 tarihli sıra cetvelinin iptali ile davalıya ayrılan payın müvekkilinin icra dosyalarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında 2006 yılından 2009 yılına kadar süre gelen bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin imalatçı firma olup, dokuma ve kumaş üretimi yaptığını, dava dışı borçlu şirketin ise, imalatçı firma olmayıp, siparişle ürettirdiği ve satın aldığı tekstil mamullerini pazarladığını ve ihracat yaptığını, bu sebeple de müvekkilinden kumaş ve tekstil malları aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; İcra Müdürlüğü"nün sıra cetveli düzenlemeksizin yapmış olduğu işlemin İcra Hukuk Mahkemesi"nce iptal edilmiş olduğu gerekçesiyle, konusu kalmayan asıl dava hakkında karar
    verilmesine yer olmadığına; birleşen dava yönünden ise, ispat yükü kendisine düşen davalı alacaklı tarafça Denizli 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/8082 E. sayılı takip dosyasındaki alacağın gerçek bir alacak olduğu ve bu alacağın doğumuna ilişkin dosyaya her hangi bir delil sunulmadığı gibi incelenen ticari defterlerden faturalaşmanın gerçekleri yansıtmadığı, faturaların tek başına alacağın varlığını ispat etmeye yeterli olmadığı, bu duruma göre, davacının iddialarının sübuta erdiği gerekçesiyle, birleşen davanın kabulü ile 16.03.2011 tarihli sıra cetvelinin birinci sırasında davalıya ayrılan payın davacının alacaklı olduğu icra dosyalarına ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
    Birleşen dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
    Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Diğer anlatımla, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler, faturalar ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafatı bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanını dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
    Somut olayda, davalının alacaklı olduğu Denizli 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/8082 E. sayılı icra dosyasında 07.09.2007 ile 08.11.2008 tarihleri arasında düzenlenen 11 adet faturaya dayalı olarak 29.07.2009 tarihinde takip başlatıldığı, davacının alacaklı olduğu Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/27285 E. sayılı takip dosyasında ise, 21.11.2009 ile 12.12.2009 tarihleri arasında düzenlenen dört adet çeke dayalı olarak 07.01.2010 tarihinde, Bakırköy 11. İcra Müdürlüğü"nün 2009/24931 E. sayılı takip dosyasında 09.10.2009 ile 14.11.2009 tarihleri arasında düzenlenen altı adet çeke dayalı olarak 04.12.2009 tarihinde takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, 01.06.2009 ile 31.07.2009 tarihleri arasındaki faturaların fiktif işleme dayalı olduğu kanaati bildirilmiştir.
    Oysa, davalının başlattığı takibinin dayanağı olan faturalar, bilirkişinin fiktif olduğunu tespit ettiği döneme ilişkin olmadığı gibi, davacının taleplerinin dayanağı olan çeklerin keşide ve ibraz tarihleri ile ihtiyati haciz ve takip tarihleri, davalının takip tarihinden sonradır. Bu durumda, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı alacağının daha önce doğduğu ve buna göre de sonraki alacak bakımından muvazaa yaratılamayacağı gözardı edilerek, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi