20. Hukuk Dairesi 2017/4107 E. , 2017/10607 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkillerinin 01/06/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu olan anataşınmazda kiracı olarak ikamet ettiklerini, apartmanın pis su gideri şebekesinde meydana gelen taşma sonucunda pis suyun müvekkilinin bulunduğu konutu bastığını, bu olay nedeniyle müvekkilinin ev eşyalarının zarar gördüğünü, bu olay nedeniyle müvekkillerinin üzüntüden rahatsızlandıklarını, uzun süre tedavi gördüklerini, evdeki maddi hasarların tespiti amacıyla keşif yapıldığını ve bilirkişi raporu alındığını, bu raporda maddi zararların 5.175,00.-TL ve kusurun tamamının yöneticiliğe ait olduğunun tespit edildiğini, belirtilen nedenlerle maddi zararın tespiti ile 5.175,00.-TL kısmî maddi zarar, 824,00.-TL tespit gideri ve 65.-TL ihtarname giderinin ve ayrıca her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00.-TL"den toplam 20.000,00.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; 634 sayılı KMK"nın 4/b maddesinde; "Her kat malikinin kendi bölümü dışındaki kanalizasyon tesisleri ve çöp kanalları ile kalorifer, su, havagazı ve elektrik tesisleri, telefon, radyo ve televizyon için ortak şebeke ve antenler, sıcak ve soğuk hava tesisleri," şeklinde düzenleme olup, kanalizasyon sisteminin taşınmazın ortak yerlerinden sayıldığı, dava konusu taşınmazda oluşan zararın, ana taşınmazın pis su gider borusunun deşarj edildiği rögardaki borunun ucuna çekwalf sisteminin konulmamasından meydana geldiği, yani apartmanın ortak alanındaki bir eksiklikten dolayı hasarın oluştuğu, davacı tarafın davalı apartman yönetimine ihtarname göndererek zararının giderilmesini talep ettiği, bu talebin davalı yönetimce reddedildiği, apartmanın ortak yerlerinden olan kanalizasyondan meydana gelen hasarlardan kat maliklerinin arsa payı oranında sorumlu olacakları kanaatiyle maddi tazminat yönünden açılan davanın kabulü gerektiği; manevi tazminatın, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun ön gördüğü telafi şekli olup, amacının olaydan duyulan acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek, olayı unutturacak tekrar normal hayata dönüşü sağlamak olduğu, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edinmediği, sayılan bu ana özelikleri ile de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme, diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülemeyeceği, manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile davacı tarafın, pis su gideri şebekesindeki arıza nedeniyle taşınmazına dolan kanalizasyon suları nedeniyle sıkıntı yaşadığı, elem ve acı çektiği gerekçesi ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ve maddi tazminat yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Açılan dava, davacıların kiracı olarak ikamet ettikleri taşınmazda pis suyun taşması ve taşınmazda hasar meydana getirmesi nedeniyle hasar bedelinin (maddi zararın) davalılardan tahsili ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı ... vekilinin temyiz istemi yönünden; davalı vekilinin, Uyap sistemi üzerinden temyiz dilekçesinin gönderildiği ve temyiz harcının yatırıldığı tarih 05.06.2015 olup, 14.05.2015 gerekçeli karar tebliğ tarihine göre temyiz süresi geçmiş olmakla, temyiz süresi içerisinde temyiz dilekçesi ibraz edilip süresi içerisinde harcı yatırılmadığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE temyiz harcının istek halinde iadesine,
2-Davacılar vekilinin temyiz istemi yönünden; davacılar vekilince yalnızca manevi tazminata ilişkin verilen hüküm yönünden temyiz isteminde bulunulmuş olup; manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığı, manevi tazminat hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesinin amaçlanması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de gözönünde tutulması suretiyle hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiği göz önünde bulundurularak davalıların sorumlu olduğu miktar tespit edilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, bu bağlamda her iki davacı için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu yönündeki yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının istek halinde iadesine 14/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.