8. Hukuk Dairesi 2016/20560 E. , 2019/1404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı-karşı davalı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle 36.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, 02.02.2016 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 251.753,00 TL"ye yükseltmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı/karşı davacı ... vekili, davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesinde sayılan mallar nedeniyle 30.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, 28.01.2016 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 82.721,02 TL"ye yükseltmiştir
Mahkemece, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi ol......rı ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-karşı davalı vekilinin ve davalı/karşı davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Karşı dava konusu 328 ada 49 parselde 8 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
04.11.1977 tarihinde evlenen taraflar, 28.09.2011 tarihinde açılan boşanma davası sonunda boşanmışlar, karar 24.12.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davacının tasfiyesini istediği 328 ada 49 parselde 8 nolu bağımsız bölümün, evlilik birliği devam ederken 24.08.1983 tarihinde satın alınarak 1/2 oranında adlarına paylı mülkiyet şeklinde tescil ettirildiği halen tapu sicilinde aynı şekilde ve oranda kayıtlı bulunduğu görülmektedir. Evlilik birliği devam ederken tarafların serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu p......şımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmelidir. Davacı tarafça, paylı şekilde tescil edildikten sonra katkıda bulunulduğu da iddia edilip kanıtlanmadığına göre, davalı eş adına kayıtlı paya yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle alacak talebinin kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
3. 3684 parselde 10 nolu bağımsız bölüm ve 35 R 1992 plakalı araca yönelik alacağın hesabında dikkate alınan katkı payı oranına yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). ......nın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, Mahkemece, tarafların tüm gelirleri, kişisel giderleri, 01/01/2002 tarihine kadar aile reisi sıfatı ile ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 152. maddesi gereğince birlik giderlerini karşılamakla yükümlü ......"nin harcamalarından tasarrufa ayrılan pay ayrı ayrı ve hakkaniyet ölçüsünde değerlendirilerek ..."in gelirlerinden %40"ını, ..."un ise %75"ini tasarrufa ayırabileceği kabul edilerek, ...... ......"in kira gelirlerinden elde ettiği gelirden kişisel harcamalara ilişkin herhangi bir düşüm yapılmadan, tümüyle ......"nın kişisel tassarrufuna eklenerek bilirkişi tarafından belirlenen katkı payı oranına göre alacak hesaplanmış ise de, bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. O halde, Mahkemece, yukarıda açıklanan Dairemiz"in ilke ve uygulamalarına göre, tarafların tüm gelirleri dikkate alınarak ve ...... ......"in kira gelirlerinden elde ettiği gelirden de kişisel harcama oranı düşülerek belirlenecek katkı payı oranına göre alacağın hesaplanması gerekirken, ...... lehine fazla katkı payı oranının hesaplamada dikkate alınması da doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı-karşı davalı vekilinin ve davalı/karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK"un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.