8. Hukuk Dairesi 2013/2608 E. , 2014/234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2012
NUMARASI : 2010/609-2012/678
P.. Y.. ile M.. Y.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.09.2012 gün ve 609/678 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında 244 ada 1, 283 ada 20 ve 179 ada 102 sayılı parsellerin davalı adına tespit ve tescil edildiğini, muris H. Y.’dan kalan taşınmazlar olduğunu, bu nedenle verasete iştirak biçiminde bulunan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris H. Y. mirasçıları adına verasete iştirak biçiminde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 29.09.2011 tarihli yargılama oturumunda ise, isteğini daraltarak sadece vekil edeninin miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini bildirmiştir.
Davalı M.. Y.. cevap dilekçesinde, 102, 120 (aslında 283 ada 20 parsel olacak) ve 1 sayılı parsellerin ölü babası H.Y.tarafından 05.03.1999 tarihinde kendisine hibe edildiğini, 15.10.1988, 01.03.1994 ve 04.05.2008 tarihli satış senetleri ve protokollerle dava konusu yerlerin kendisine satıldığını, bu nedenle kadastro çalışmaları sırasında adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece “ …. Muris Hüseyin taşınmazlardan 179 ada 102 nolu parseli köy ihtiyar heyetinin alım satım senediyle, 283 ada 20 parseli 15.10.21988 tarihli alım satım senedi ile, 244 ada 1 nolu parseli ise, 01.03.1994 tarihli alım satım senediyle davalıya sattığını, yapılan keşifte senetlerle satılan yerlerin zeminde davaya konu yerlere uyduğunu, böylelikle dava konusu yapılan yerler ile davacının babası muris H.’in davalı oğlu M.’e sattığı yerlerin birbirleriyle uyuştuğunu, bu hususların tanık beyanları ile örtüştüğünü, senetlerin gerçekliği veya sahteliği hususunda bir husumetin bulunmadığını gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine” karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK"nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 179 ada 102 sayılı parselin köy karar defterine göre 58 sayılı karar numarası ile muris tarafından davalıya satıldığı, 283 ada 20 parselin 15.10.1988, 244 ada 1 nolu parselin ise, 01.03.1994 tarihli harici satış senetleri ile davalıya satıldığını, taşınmazların senet kapsamında kaldığını, tanık beyanları ile doğrulandığını gerekçe göstermiş ise de bu gerekçenin dosya kapsamı ile örtüşmediği ve söz konusu 58 sayılı karar ile diğer iki harici satış senetlerinin yöntemine uygun bir biçimde keşifte uygulanmadığı, senetler ve sınırları dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklara okutularak bir uygulamanın yapılmadığı, keşif tutanağı kapsamı ile sabittir. Bu bakımdan mahkemenin bu yöndeki görüşüne katılmak mümkün değildir.
Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, davacı tüm mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olsa dahi elbirliği mülkiyetinin niteliği gereği davacının sadece miras payı oranında iptal ve tescil istediğinin kabulü gerekir. Kaldı ki davacı vekili 29.09.2011 tarihli yargılama oturumunda isteğini miras payı oranıyla sınırlamıştır. Taşınmazların muris H. Y.’dan kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; söz konusu taşınmazların sözü edilen karar ve harici satış senetleriyle sağlığında muris tarafından davalı oğluna satıp zilyetliğini devir edip etmediği konusunda toplanmaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş, köy karar defterinde yer alan 58 karar numaralı 179 ada 102 sayılı parselle ilgili köy karar defterinin buna ilişkin bölümünün onaylı fotokopisi getirtilerek dosya arasına konulması, 283 ada 20 parsele ait olduğu bildirilen 15.10.1988 ve 244 ada 1 sayılı parsele ilişkin bulunduğu açıklanan 01.03.1994 tarihli harici satış senetlerinin kapsamları ve sınırları ayrı ayrı okutulmak suretiyle yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması, hangi ada ve parselin hangi karar ve harici satış senetleri kapsamında kaldığının, hiçbir duraksama yer vermeyecek biçimde saptanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK"nun 261. maddesi gereğince yüzleştirilerek aykırılığın giderilmesi, gerçekten yapılacak araştırma ve inceleme sonucu söz konusu taşınmazlar açıklanan harici satış senetleri ile karar kapsamında bulunan taşınmazlardan ise, şimdiki gibi davanın reddine, değil ise davacının miras payı oranında iptal ve tesciline karar verilmesinin düşünülmesi gerekirken harici satış senetleri ile kararın keşfen uygulaması yapılmadan sadece teknik bilirkişinin raporunda yer alan bu yöndeki bilgilere dayalı olarak hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır. Mevkii ve sınırları bilen yerel bilirkişiler ve tanıklar olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.