8. Hukuk Dairesi 2013/2667 E. , 2014/233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2011/663-2012/532
D.. S.. ile A.. S.. ve müşterekleri aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının görev yönünden reddine dair Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.09.2012 gün ve 663/532 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 20000 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacının babası ve davalıların dedeleri H.. S..’a ait iken ölümü ile evlatları davacı Dudu, davalıların annesi Elif ve anneleri S. S.’a kaldığını, H.. S..’ın 11.06.1980"de ölmesinden sonra 05.06.1984 tarihli zilyetlik devir senedi ile davalıların annesinin kendi hissesini vekil edenine sattığını, zilyetliğini devrettiğini, mirasçılardan S. S.’ın ise 07.02.1995 tarihinde vefat ettiğini, taşınmazda ¼ hissesinin bulunduğunu, davacı ve davalıların annelerine bu payın kaldığını, yani, davalıların annelerini bu taşınmazda 1/8 oranında hakkı kaldığını, 01.12.1996 tarihli anlaşma tutanağının taraflarca imzalandığını, bu konuda anlaştıklarını, davacının aynı taşınmazdaki anne payına karşılık aynı köy Kevrenkaya mevkiinde bulunan arazideki anne hissesini aldığını, böylece annelerinin dava konusu taşınmazda ¼ (Nine hissesi S. S.) payına sahip olduklarını, 1980 yılına kadar aralıksız çekişmesiz olarak taşınmazın tamamına vekil edeninin zilyet olduğunu açıklayarak 4750 m2"lik fazla sürülen kısma davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili 12.01.2012 tarihli cevap dilekçesinde, 05.06.1984 tarihli zilyetlik devir senedinin uyduruk olduğunu, köy muhtarı ve azalarca imzalanmadığını, muris E. S.’ın da imzasının senette yer almadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın zilyetliğin korunması niteliğinde bulunduğunu, 6100 sayılı Kanunun 4/c maddesi gereğince, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu gerekçe göstermek suretiyle görev yönünden davanın reddine, dosyanın görevli ve yetkili Milas Sulh Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nun 683. maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gereken aynı hakka ilişkin müdahalenin önlenmesi davasıdır.
Davacı vekili açıkça dava konusu taşınmazın tarafların miras bırakanından kaldığını ve 05.06.1984 tarihli satış senedi ile anneleri Elif’in miras payını devrettiğini, S. S.’ın da vefat etmesi sonucu taşınmazda bulunan ¼ pay üzerinde annelerinden giden hakkın bulunduğunu açıklayarak müdahalenin önlenmesi isteğinde bulunmuştur. İddia ve savunma ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler harici satış senedi birlikte değerlendirildiğinde, davanın ayni hakka dayalı müdahalenin önlenmesi davası olduğu hususunda herhangi bir duraksama söz konusu değildir. Taşınmazın Hazine, orman ve başka bir üçüncü kişiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu nedenle yerel Mahkemece, davanın TMK"nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmesi maddi yanılgıya dayalıdır.
O halde, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu ve davanın zilyetliğin korunma davası niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK" nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.