14. Hukuk Dairesi 2009/14214 E. , 2010/732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.01.2008 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.07.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin davanın niteliği gereği reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, kadastro müdürlüğünün 21.11.2007 tarihli işlemi ile 838 parsel sayılı taşınmazlarının yüzölçümünün 79.000 m2"den 62.258.48 m2"ye düşürüldüğünü, taşınmazın geometrik şeklinin değiştiğini ileri sürerek işlemin iptalini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, aynı işlem ile düzeltmeye tabi tutulan 837 sayılı parselin malikinin işlemin iptali için açtığı davanın reddedilerek kesinleştiği ve bu ilamla işlemin doğru olduğu sonucuna ulaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir.
5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde;
“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanununun 719. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca harita ve krokisi kapsamı ile değer verilir. Harita ve krokiden diğer bir ifade ile mülkiyet hakkının kapsamından maksat sınır çizgileri değil haritanın gerçek ölçü değerleridir. 41. madde ile mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yapılacak düzeltme ile mülkiyet aktarımına neden olunmamaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kadastro müdürlüğünün re’sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerini ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilerek işlemin iptali istenebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce re’sen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu birden çok taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılacağı belirtilerek Yenimahalle Belediye Başkanlığınca kadastral parsellere ait gerekli incelemelerin yapılması istenmesi üzerine kadastro müdürlüğünce 835, 836, 837 ve 838 sayılı parsellerin kadastro tespiti sırasında poligon noktalarının hatalı tersim edildiği gerekçesiyle düzeltme yapıldığı anlaşılmaktadır. Düzeltmeye konu taşınmazlardan 837 sayılı parselin maliki de işlem nedeniyle taşınmazının yüzölçüm miktarı ve geometrik şeklinin değiştiği iddiasıyla dava açmış, Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.02.2009 tarihli ve 2007/2562-2009/307 sayılı kararı ile açılan davanın reddedildiği görülmüştür. Olayın yeterince açıklığa kavuşturulabilmesi için mahkemece taşınmaz başında uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılarak, Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik hükümleri de gözetilmek suretiyle dayanakları ile birlikte denetime elverişli rapor almak ve sonucuna göre bir karar vermek gerekir.
Belirtilen yönler üzerinde durulmadan eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.