10. Hukuk Dairesi 2018/1581 E. , 2018/8372 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu, başlangıç alınmalıdır.
Davacının, 01.01.2001-15.07.2007 tarihleri arası çalışmalarının tespitini istediği, 28.09.2011 tarihinde açılan eldeki davada, Mahkemece bozma öncesi yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, davacının, davalı ve dava dışı işyerinden yapılan bildirim dikkate alınarak 01.01.2001-28.07.2005 ve 01.08.2005-31.12.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiş, verilen karar ise davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek eksik araştırmaya yönelik bozulmuştur. Mahkemece bozma sonrası yapılan araştırma sonucu davacının, davalı ve dava dışı işyerinden bildirilen sürelerinin dışında 01.01.2001 - 28.07.2005 ve 01.08.2005 - 31.12.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, davacının dava dışı işyerinden 28.07.2005-31.07.2005 tarihleri arasında yapılan 4 günlük hizmet bildirimi ile çalışmanın kesintiye uğraması, davalı işyerinden bildiriminin ise 24.09.2005 tarihinden itibaren yapılması, çalışma süresinin sonunun ise 31.12.2005 tarihi olması karşısında, 01.01.2001-24.09.2005 tarihleri arasındaki dönemin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı belirgin olup, bu dönem yönünden talebin hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı ..."a iadesine, 23.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.