![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2009/14551
Karar No: 2010/711
Karar Tarihi: 27.01.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14551 Esas 2010/711 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 23.06.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.07.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmediği iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davalılardan Atife hakkındaki davanın husumet noktasından reddine, davalı ... hakkındaki davanın kabulü ile 288 ada 11 sayılı parsel üzerindeki yapının 6 numaralı bağımsız bölümünün bu davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalılardan Mehmet temyiz etmiştir.
Yukarıda sözü edildiği üzere davada dayanılan hukuki neden “taahhütname” başlıklı adi yazılı 06.07.2005 tarihli ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesidir. Ne var ki, 10.12.1952 tarihli ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi bu tür sözleşmelerin sulh hakimleri, noterler ve tapu sicil muhafız ve memurları huzurunda düzenlenmesi gerekir. Borçlar Kanununun 11. maddesi hükmüne göre de, Kanunun emrettiği şeklin şumul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamış ise akit bu şekle uyulmadıkça geçerli olmaz. Ancak, adi yazılı sözleşmeye konu bağımsız bölüm tapuda davalılardan ...’a temlik edilmiş, bu suretle geçersiz sözleşme edimi yerine getirilmesi dolayısıyla geçerli hale gelmiştir.
Gerçekten, Borçlar Kanununun 517. maddesi hükmü uyarınca ölünceye kadar bakım borçlusunun sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmemesi halinde bakım alacaklısının sözleşmeyi fesih yetkisi vardır.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Taraflar bu görevlerin yerine getirilip getirilmediği hususunda tanık deliline başvurmuşlar, davalı ayrıca davacının tedavisine ilişkin rapor ve kayıtları dosyaya delil olarak sunmuştur.
Tanık sözleri ve dosyadaki diğer delillerin değerlendirilmesinden, davacının Amasya’da ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu bağımsız bölümde ikamet ettiği, davalının buradaki eşyaların alınmasına katkıda bulunduğu, yine davacının zaman zaman İstanbul’da oturan davalı yanına gidip kaldığı, bu arada davacının tedavisinin davalı tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, 06.07.2005 tarihli bakım sözleşmesinin düzenlendiği tarihten yaklaşık iki yıl sonra vefat etmiştir. Arada geçen sürede davalı ...’in davacı bakım alacaklısına bakıp gözettiği dosyadaki delillerle sabit olduğundan, davanın reddi yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle kabulü doğru değildir.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 27.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.