19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/16824 Karar No: 2014/1516 Karar Tarihi: 20.01.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/16824 Esas 2014/1516 Karar Sayılı İlamı
19. Hukuk Dairesi 2013/16824 E. , 2014/1516 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 2004 yılında nüfus cüzdanını ve işyeri giriş kimlik kartını kaybettiğini ve hükümsüz olduğuna dair ilan verdiğini, 2008 yılında dava dışı bir şirket lehine kullandırılan kredi ile ilgili olarak müvekkiline müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olduğunun bildirildiğini, müvekkili adına sahte kimlik ve belge düzenlenerek şirketler kurulduğu ve kredi başvurularında bulunulduğunu, dava konusu kredinin de müvekkilinin bilgisi dışında kullanıldığını belirterek davalı bankadan 27/09/2007 tarihli kredi sözleşmesi ile dava dışı şirkete müvekkilinin kefaleti ile kullandırılan krediler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname gönderildiğini, ancak bila tebliğ iade edildiğini, daha sonra sözleşmenin imzası aşamasında davacı adına sahte nüfus cüzdanı kullanıldığının anlaşılması nedeniyle davacıya hakkında icra takip işlemi yapılmayacağının şifahi olarak bildirildiğini, isterse borcu olmadığına ilişkin yazılı belge verileceğinin de bildirildiğini, ancak davacının bu yönde bir talebi olmadığını, sadece asıl borçlu şirket yönünden ihtiyati haciz isteminde bulunulduğunu, bu yönde karar alındığını ve sadece bu şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacıdan alacağı olmadığını, davacı hakkında hiçbir icra takip işlemi yapılmadığını, ihtarname ve takip tarihinden itibaren yaklaşık 4 yıl geçtiğini, dolayısıyla davacının borç tehdidi altında olmadığını ve bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; davacının dava konusu kredi sözleşmesi kapsamında müteselsil kefil sıfatıyla her an icra takibi tehdidi altında olduğu, davalı bankanın şifahi olarak davacıya hakkında yasal takibe geçilmeyeceğini bildirmesinin yeterli olmadığı, davadan önce davalı banka yetkilileri tarafından düzenlenmiş geçerli bir yazılı belgenin verilmemesi nedeniyle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu, davalı bankanın davacının dava konusu sözleşme nedeniyle borçlu olmadığını ikrar ettiği, dolayısıyla davacının bu sözleşme nedeniyle kullandırılan krediye ilişkin borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.