(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2018/7439 E. , 2020/6851 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 15. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16/06/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile davacı asil geldi. Karşı taraf adına vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait gazetede 5953 Sayılı Kanun gereğince 17/06/2009 tarihinden 28/04/2014 tarihine kadar genel yayın yönetmeni, muhabir ve köşe yazarı olarak çalıştığını, davalıya işi gereği tevdii edilen fotoğraf makinesi ve diğer gereçlerin 16/04/2014 tarihinde tutanak ile geri alındığını, davalı tarafça iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, davalı tarafça müvekkiline gerek kanun, gerekse sözleşme gereğince ödenmesi gereken ücretin ve ekleri eksik ödendiğini, müvekkiline banka kanalıyla feshe bağlı olarak ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, ikramiye karşılığının ödendiğini, davalı tarafça ihbar ve kıdem tazminatı ödemesinin eksik yapıldığı, bunun yanı sıra müvekkiline yürüttüğü gazetecilik görev gereğince yapılması gereken diğer ödemeler ile hafta tatili, resmi tatil, yıllık izin ücretleri, fazla mesai ücretleri ve telif ücretlerinin ödenmediğini, yapmış olduğu görev gereğince çoğu zaman ortaya çıkan olayın takibi için gece gündüz çalıştığını, müvekkile kıdem tazminatı karşılığı olarak 6.049,73 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu, müvekkilinin 17/02/1998 tarihinden bu yana basın iş kanununa göre çalışma yaptığını ve daha önceki çalışmalarına ilişkin kıdem süresinin gözönüne alınmaksızın kıdem tazminatının hesaplandığını, resmi dini bayramlarda sürekli törenleri izlemek ve haber yapmak zorunda kaldığını, hafta tatillerinde haber yapmak adına çalışma zorunda kaldığını, müvekkilinin çalıştığı süre içerisinde kanundan doğan yıllık izinlerini kullanmadığını, 5953 Sayılı Kanunun 21 ve 29. maddelerinde gazetecinin yıllık ücretli izin haklarının düzelendiğini, müvekkilinin 6 haftalık yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve parasının ödenmediğini, toplamda 154 gün yıllık izin kullanma hakkının olduğunu, ayrıca davalı tarafça hafta tatili, resmi tatillere, fazla mesaiye ait ücretlerin ödenmediğini, 4.000,00 TL eksik ödeme yapıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, Basın İş Kanunundan kaynaklı ikramiye, hafta tatili ve resmi tatil ücreti ile ihbar ve kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın iddiasının aksine davacının 1.000,00 TL net ücret karşılığı çalıştığını, yapmış olduğu çalışmaları karşılığı hakettiği ücretin banka hesabına yatırıldığını, buna ilişkin maaş bordrolarının davacı tarafından imzalandığını, davacının meslekteki hizmetinin 17/02/1998 tarihinde başlamakta olduğunu iddia ettiğini ancak o tarihte ... Belediyesinde işçi statüsünde çalıştığını, işe başlaması ile kıdeme esas işe başlangıcının 13/10/2009 tarihi olduğunu, davacının müvekkile ait bir başka işyerindeki çalışmasının başlangıç tarihinin 17/06/2009 olduğunu, iş akdinin 28/04/2014 tarihinde sona erdiğini, davacının gazeteci olarak kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için 5 tam yıl kıdeminin olması gerektiğini, iş akdinin sonlandırıldığı tarih itibariyle 4 yıl, 10 ay, 11 günlük çalışma süresinin bulunduğunu, davacının hak ettiği bir kıdem tazminatının bulunmadığını, kendisine yapılan ödemenin sehven kıdem tazminatı kaydıyla yapıldığını, davacının 4 tam yıl hizmetine karşılık gelen 112 gün izin hakkı bulunduğunu, bu izin süresinden 60 günlük iznini kullandığını, 52 günlük bir izin hakkı kaldığını, buna tekabül eden ücretli izin tutarı olan 1.733,00 TL"nin fazlası ile birlikte 2.000,00 TL olarak davacının hesabına yatırıldığını, Basın İş Kanunun 14. maddesinde yer alan özel ikramiye bedelinin de dava açılmadan önce hesabına yatırıldığını, müvekkilinin sahibi olduğu gazetenin yerel ve ücretsiz bir gazete olduğunu, ilan ve reklam dışında 4 sayfadan oluştuğunu, çok fazla haber ve röportaj içermeyen günlük 500 adet basılan ve elden dağıtılan bir gazete olduğunu, davacının bu küçük gazetede günlük 8 saati, haftalık 45 saati geçmeden çalıştığını, hafta tatillerinin tamamında tatilini yaptığını, gazeteciliğin tabiatı gereği bir çalışmanın tatile rastlaması halinde diğer çalışma gününde tatil yaptığını, açılan davada davacının herhangi bir ücret alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, meslekte 5 yıl çalışma şartını yerine getirmemiş olan davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve kıdem tazminatı alacağı talebinin reddi gerektiği, davacının çalışırken izin kullandırılmadığını veya izin verilmediğini iddia ve ispat etmediği, çalışırken bu yönde bir talebi olmayan davacının fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücretinin 21.maddedeki sürelerle sınırlı olup 29.madde gereği 2 kat hesaplanmasının mümkün olmadığı, ikramiye alacağı 5953 sayılı Yasanın 14 ve Ek-1.maddelerinde söz edilen %5 fazla kuralına tabi olmadığından ikramiye alacağı %5 fazlası talebinin reddi gerektiği, hem asıl hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinden hem de bu alacaklara ilişkin talep edilen %5 fazla ödemelerden uygun indirim yapılmamasının hatalı olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı)
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince hükmün gerekçesinde davacının fazla çalışma alacağına ilişkin istinaf itirazının kabulüne karar verildiği halde gerekçede belirtilenden farklı olarak, söz konusu fazla mesai alacağının reddine hükmedilmiştir.
Bu durumda, kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğu belirgindir.
Hal böyle olunca, mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
3- Kabule göre ikramiye alacağına ilişkin verilen karar yerinde olmamıştır.
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinde, “gazeteciler her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye alırlar” şeklinde kurala yer verilmiştir. Görüldüğü üzere gazetecinin yasal ikramiye hakkının doğması için işverenin kar elde etmiş olması gerekir. İşverenin kar elde edip etmediği hususu tespit olunmalı, gerekirse konu ilgili vergi dairesinden araştırılmalıdır.
Gazetecinin yasal ikramiye hakkı, en az bir aylık ücret tutarında olmalıdır. Taraflar bu miktarın üzerinde bir ikramiye ödemesi kararlaştırabilecekleri gibi, işyeri uygulamasının da bu yönde olduğunun kanıtlanması durumunda, bir aylık ücreti aşan ikramiye hakkının bulunduğu kabul edilmelidir.
5953 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde, “her hizmet yılı sonundan” bahsedilmiş olsa da, ikramiyeye hak kazanabilmek için en az bir yıllık çalışma koşulu aranmaz. Gazeteci yıl içinde belli bir süre çalıştığında da işyerinin kar elde etmesine katkı sağlamış olmaktadır. Bu bakımdan çalışılan süreye göre hesaplamaya gidilmelidir. Aynı yönteme bir yılı aşan çalışmalar için de başvurulması gerekir.
İkramiye alacağı için 5953 sayılı Kanunda özel bir faiz türü öngörülmediği gibi açık bir ödeme tarihinden de söz edilmemiştir. Böyle olunca ikramiye alacağı yönünden işverenin temerrüde düşürüldüğü andan itibaren yasal faiz yürütülmelidir. İkramiye, adı geçen Yasanın 14 üncü ve Ek 1 inci maddelerinde sözü edilen günlük yüzde beş fazla ödeme kuralına da tabi değildir.
Somut olayda, davacının davalı nezdinde 5953 sayılı Kanun kapsamında 4 yıl 10 ay 11 gün süre ile çalıştığı kabul edildiği halde dava konusu ikramiye alacağının 4 yıl için hesaplandığı ve davacının 10 ay 11 günlük çalışmasının dikkate alınmadığı anlaşılmış olup yukarıda da işaret edildiği üzere ikramiyeye hak kazanabilmek için en az bir yıllık çalışma koşulu aranmayacağından 10 ay 11 günlük çalışma yönünden de işverenin kar edip etmediği araştırılarak sonucuna göre ikramiye alacağı kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Somut uyuşmazlıkta, dava konusu ikramiye, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile yıllık ücretli izin alacaklarına faiz yürütülmesi hakkında davacı tarafından istinaf itirazı ileri sürülmediği gerekçesi ile istinaf incelemesi yapılmadığı belirtilmiş ise de davacının 06/11/2017 tarihli istinaf dilekçesinde söz konusu alacaklara faiz yürütülmemesi konusunda itirazda bulunduğu anlaşılmış olup davacının 04/06/2014 havale tarihli dava dilekçesinde anılan alacaklar hakkında yasal faiz talep ettiği de gözetilerek sonucuna göre faiz yönünden karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
5-Öte yandan, Dairemiz uygulamasında, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ücreti ile %5 fazlası alacaklarından yapılan uygun bir indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, anılan alacaklardan yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği kabul edilmiş olup bu husus gözetilmeksizin davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi de isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.